Şehir kalabalığından biraz olsun kaçmak isterseniz hafta sonları yelkenle Adalar’a uzanın. Heybeli’nin güzel koylarında takılın, Burgaz’ın lezzetli kalamarlarını tadın, Kınalı’nın serin sularında kulaç atın
Yazı: Dilara Beyler
İlk kez yelkenli bir tekneye bindiğimde dokuz yaşındaydım. İlk aşkım bir optimist teknesiydi. Yelken yarışçılığına o yıllarda başladım. Benim gibi yerinde duramayan, başına buyruk bir kız çocuğunun hayatta başına gelebilecek en iyi şeydi şüphesiz. Yıllarca yarıştım, gezdim, yaz aylarında neredeyse başka hiçbir şeyle uğraşmadım. Yaşım ilerledikçe, bu sevgim her türlü tercihime yön verdi. Boğaziçi Üniversite’sine başladığım anda, daha ilk dersime bile girmeden, yelken takımıyla irtibata geçip burada yelkene dair neler yapabileceğimi araştırdım. Yelkenli yatlardaki yarış ve gezi tecrübesini de üniversite yıllarında edindim. Her yıl üç kez düzenlenen yat gezilerinin tamamına katıldım. Bu teknelerde kaptanlık yapmaya, kulüp yönetiminde de aktif rol almaya başladım ve son yılımda takımın başkanlık görevini üstlendim. Yıllarca her hafta sonum yarışlarda, her tatilim yelkenli tekne gezilerinde geçti.
En dinlendirici aktivite
Mezun olduktan sonraysa ben de çoğu insan gibi 08.00-17.00 bir işte çalışmaya başladım ancak yelkenden kopmak aklımın ucundan dahi geçmedi. Sadece şeklini değiştirdim, hayatıma farklı şekillerde adapte ettim. Şimdiyse bir beyaz yakalı için, bilindik bir hikayenin içinde yer alıyor. 06.30’da çalan alarmlar, saatler ilerledikçe artan mail trafiği, telefonlar, toplantılar… Hafta içi yoğun bir koşuşturmayla geçen beş günde, sevdiğiniz aktivitelere yalnızca birkaç saat ayırabildiğiniz bir döngünün içerisinde yer almak ve nihayet hafta sonu geldiğinde yapılacak en iyi aktiviteyi bulmak, git gide daha kritik bir tercih halini alıyor. Artan nüfus ve daralan alanlar bir yana, yapılabileceklerin sayısı ve çeşitliliği de günden güne artıyor İstanbul’da. Biraz olsun zihninizi ferahlatabilmek için dinlendirici aktiviteler bulmaksa bir o kadar zor. Sahilde sakin bir kahvaltı ve yürüyüş için gidebileceğiniz alanlarda karşılaşılan kalabalık bir yana, buralara ulaşana kadar korkunç bir trafiği aşmak zorunda olmak, artık biz İstanbullular için sıradan bir durum. İşte tüm bu hengamenin içerisinde yelkenle Adalar’a yolculuk, sizi birkaç saatliğine de olsa şehrin karmaşasından uzaklaştıracak bir alternatif.
Adalar’a gitmek için en iyi seçenek; yelkenliler
“Ada vapuru” artık halk dilinde bir yerin “çok kalabalık” olduğunu belirtmek için kullanılan bir deyim haline geldi. Özellikle bahar aylarından itibaren Adalar’a gitme fikri akla doğrudan kalabalığı ve kaosu getiriyor. Kendine ait teknesi olan çok şanslı azınlıktan biri değilseniz, yelkenli tekneler, Heybeli’nin o güzel koylarına, Burgazada’nın lezzetli kalamarlarına ve Kınalı’nın serin sularına ulaşmak için harikulade bir alternatif. Hafif rüzgarla bile makul bir hızda, gürültüsüz ve sakin bir şekilde ilerleyen yelkenli tekneyle, yedi, sekiz arkadaşınızla beraber hem keyifle sohbet edip, hem de bir yere varma telaşı olmadan usulca süzülerek gidersiniz Adalar’a. Yolculuğun kendisi; denizde olma hissi, gürültüden ve koşturmadan uzak olmak, kaç saatte ulaşacağınızı hesaplamamak için son derece makul bir sebep. Zamanı sizin yerinize rüzgar tutar, o ne zaman isterse o zaman ulaşırsınız hedefinize. Burgazada’nın hemen yanındaki Kaşık Adası’nın kıyısında birkaç tane hazır tonoz bulunuyor. Yani demir atmanıza dahi gerek kalmaz çoğu zaman. Sahildeki pek çok restoranın palamar hizmeti var. Alargadaki tonozlardan birine bağlandığınız anda bir zodyak bot sizi karşılar, restorana kadar bırakır ve ne zaman isterseniz teknenize geri gelebilirsiniz. Teknede vakit geçirmek için de oldukça korunaklı ve uygun bir yer burası. Seyrin tadı damağınızda kaldıysa burada akşamı bekleyip, gün batımının muhteşem renklerini Adalar’dan Kalamış’a giderken seyredebilirsiniz.
Atın kendinizi denize
Yolculuğun keyfi bir yana, Adalar’ın etrafında demirleyip denize girebileceğiniz harika koylar da var. Öyle ki İstanbul’da olduğunuzu unutup, günün sonunda sanki günlerdir Ege’nin bir koyunda tatil yapıyor hissine kapılabilirsiniz. Örneğin Heybeliada Su Sporları Kulübü’nün açığı, Kaşık Adası’nın arka tarafı, ya da Kınalıada’daki plajların açıkları demirlemek için çok uygun. Rüzgardan yana çok şanssız değilseniz oldukça temiz ve korunaklı bölgeler. Tabii işin bir de operasyonel tarafı var. İstanbul’da yelkenli tekne kiralamak, Bodrum ya da Marmaris’te olduğu kadar kolay değil. Charter kiralayan çok fazla alternatif yok ve gemi/vapur trafiği yoğun olduğu için sadece ADB sahibi olarak kaptansız tekne kiralamak pek de güven vermeyebilir (malum belge sadece yazılı bir sınavla alınabiliyor.) Bunun için en kolay, zahmetsiz ve güvenli seçenek devamlı olarak ada turları düzenleyen bir yelken okulunun gezisine katılmak olacaktır şüphesiz. Size de sadece o güzel yolculuğun tadını çıkarmak kalır.
Yelken meraklıları buraya
Sail Nation, daha önce yelken yapmış ya da yapmamış, bu işi öğrenmek isteyen ya da istemeyen herkes için yelken gezileri düzenleyen yepyeni bir oluşum. İster gezilere katılıp sadece yolculuğun tadını çıkarın, isterseniz kaptanlar size öğrenmek istediğiniz temel prensipleri öğretsin ve yolculukta aktif rol alın. Her ay en az iki hafta sonu “Escape İstanbul” adıyla düzenlenen Ada turlarının yanı sıra küçük bir kaçamakla işten sadece 1-2 gün izin alarak katılabileceğiniz 3-4 günlük Göcek turları, bayram tatili için uzun rotalı Ege Turu, ara sıra Boğaz’da motoryat keyfi ve kara buluşmaları düzenleyen bu renkli ve eğlenceli oluşum hakkında detaylı bilgiyi www.sailnation.co adresinden edinebilirsiniz.
Comments are closed