DUVAR KAĞITLARI, MODEL OTOMOBİLLER, TELEFON EKRANLARI… OTOMOBİL SEVEN PEK ÇOK KİŞİNİN RÜYALARINI SÜSLEYEN PORSCHE VE ONUN MARKA İÇİNDEKİ EFSANESİ 911’İN ÜRETİLME HİKAYESİNI, YERİNDE, ZUFFENHAUSEN’DA İNCELİYORUZ. AYRICA 10. YILINI KUTLAYAN PORSCHE MÜZESI’NDE MARKANIN TARİHİNİN DERİNLİKLERİNE İNİYORUZ
YAZI VOLKAN DEMİRKUŞAK
Otomotiv sektöründe kolay üretim, modülerlik, insan emeğinin azalması, makine gücü, teknolojinin yansıması olarak görülür.
Ama hala insan emeğinin fazla olduğu markalar var. Bazı markalar sadece bu nedenle daha çok tercih ediliyor. Emek, kalite, son dokunuş kimi müşteriler için elzem. 911 müşterileri için de bu kesinlikle geçerli. Zuffenhausen’da, markanın kurucusu Ferry Porsche’nin halihazırdaki ofisinin önünden geçip, bize selam çakan Taycan’ın yanından fabrikaya doğru ilerleyip, 718 ve 911’in üretim hatlarına doğru yola çıkıyoruz.
Taycan içinse ayrı bir yer yaratılmış ve sürekli tırlarda Taycan’ları görüyoruz. Kısa bir brifingin ardından hayatımda gördüğüm en eğlenceli Alman olarak adlandırabileceğim tur rehberimiz bizi makine sesleriyle şenlenen bir orkestrayı andıran fabrikanın ilk kısmına getiriyor. El işçiliğinin öneminden bahsediyor, o arada kadın teknisyenler 911’in kokpitini elle yerleştiriyor, ardından deri tabaklama kısmına geçiyoruz, orada da ciddi bir tekstil fabrikası disiplininde tek tek derileri seçen, teknolojiyle derilerdeki kusurları gören bir ekip var.
El emeğiyle dikilen bu özel derileri Porsche, sineklerin bulunmadığı, daha çok İskandinav ülkeleri ve Portekiz’den getirtiyor. Sinek deriye ciddi zarar verdiği için, olası hasarların önüne geçiliyor. Deriler bıçakla kesilmek yerine yüksek basınçlı suyla kesiliyor. Her noktasında insan emeğini görmek 911’e olan saygımı bir tık daha artırıyor. Bu arada bir anda karşımızda siyah bir hat üzerinden ağır ağır metal plakaları taşıyan, sürücüsüz robotlar beliriyor. Hemen kenara çekiliyoruz. Gerçi sensörleri var ama olsun! Üst düzey teknolojiyle, insan emeğinin tek bir potada eritilmesinden oluşan Porsche modelleri için gösterilen emeğe şapka çıkartmak lazım.
Özellikle de kişiselleştirebilme imkanlarının sonsuzluğuna, renk yelpazesine, vites topuzu, deri, koltuk gibi farklılaşma imkanlarını mümkün kılan opsiyonlara hayretler içerisinde bakıyorum.
Renk paleti inanılmaz, bir anda kendimi bu paletin içerisinden bir otomobil alacak gibi hayal ediyorum, bir gün sonra ÖTV cenneti yurdumda Porsche’nin milyarlarca Euro yatırım (marka şu ana kadar sadece elektrikli otomobiller için bile yedi milyar Euro’yu aşkın yatırım yapmış) yapıp, ürettiği fiyatının yaklaşık 3-4 katı fiyatla satılacağını düşünüyorum, dişlerimi gıcırdatıp devam ediyorum. Ülkemde diş gıcır-datma sorununa çözüm olarak diş hekimlerinin kullandığı botoks fiyatları bile iki katına çıkmış.
Neyse biz otomobillere dönelim, Porsche bu özel noktasında kişiselleştirebilme imkanı için müşterilerine randevu sistemiyle yardımcı oluyor ki müşteriler kendilerini normal bir showroom’da hissetmesin.
Eksperler size tepeden tırnağa destek vermek için donatılmış. Porsche Exclusive Manufaktur adı verilen bu kısımda, satılan 911’lerin yüzde 40’tan fazlasının kişiselleştirme özellikleriyle tercih edildiğini de öğreniyoruz.
Kişiselleştirmenin modern dünyanın olmazsa olmazı olduğu bu günlerden geriye dönüp bakınca, markanın bu işi 1978’den bu yana yapıyor olmasına da şapka çıkartıyoruz. Almanya’daki bu kişiselleştirme merkezinden Atlanta, Los Angeles, Dubai ve Shanghai’da da bulunuyor.
Porsche bunların yanı sıra 1990’da Porsche Tequipment adını verdiği özel departmanda teknik ekipman konusunda müşterilerine zengin bir seçki sunuyor.
TARİHE YOLCULUK
Kişiselleştirme öğeleriyle hafiften büyülendikten sonra geçiyoruz müzeye. Öncelikle, müzenin kalbine iniyoruz. Bu departmanda haftalık olarak güncellenecek, restore edilecek araçlar bulunuyor. Neler yok ki! 911 ile bir milyonuncu fotoğrafımızı çektirirken, yanımızda iki tane 918 Spyder’ı görmemizle, ağzımızın suyu iyice akmaya başlıyor.
Müzeye doğru yürürken GT3RS ile de selamlaşıyoruz. Sonra aniden, müzede karşımızda bir slogan: “ilk Taycan”. Bahsi geçen araç 1898’de üretilen elektrikli otomobil. 3-5 HP arasında gücü, dışarıdan şarj edilen elektrikli motoruyla üretiyor. O arada, Ferdinand ve Ferry Porsche’nin dev fotoğraflarını görüyorum, aslen Çek Cumhuriyeti’nde doğmuş olan Ferdinand, İkinci Dünya Savaşı’nda Avusturya’dan vatandaşlık istiyor ve alamıyor, tarihin ilginç dönüm noktalarından biri olarak kayıtlarda.
Savaş döneminde Avusturya’da kısıtlı sayıda araç üretiliyor, fabrika hala mevcut. Ardından oğul Ferry ile 356 dönemi başlıyor, başarılar, yarışlar, şampiyonluklar 911’in gelişimine doğru giden yolda taşlar tek tek ekleniyor yerlerine. Yine müze turunda 718’in atasını görüyoruz,
718 W-RS Spyder, 1961 model 2.0 litre 8 silindirli motoruyla. Targa Floria’dan ismini alan Targa, kişisel tutkum olarak fotoğraf çektirdiğim modeller arasında. Polis araçları, Cars çizgi filminin kahramanları ve son olarak elektrikli Formula aracıyla dünden bugüne markanın mihenk taşlarına dokunuyoruz. İmkanı olanlar için bulunmaz bir deneyim.
Comments are closed