Süper otomobil kaslarını şaşırtıcı şekilde yaşanabilir alanlarla birleştiren ve altın rengi gövdesiyle dikkat çeken Lamborghini speedster ile tanışın
Aslında duymayı beklediğim şey, bir Lamborghini süper spor aracın gök gürültüsüne benzer homurtularıydı. Ama 20 metrelik Tecnomar for Lamborghini 63’den çok daha zarif ve rafine sesler geliyor. Nazik bir mırıltı duyuyoruz ama yine de güçlü bir makinenin hayata geçtiğini hissettiriyor. Marina di Carrara’da yer alan The Italian Sea Group’un merkezinde öğrendiğime göre Lamborghini ve Tecnomar’ın (grubun markalarından biri) iş birliği yapan ekibinin tasarımlara eklediği birçok tanınabilecek süper spor otomobil unsuru varmış. 2.5 milyon sterline satılan ve sınırlı sayıda üretilen Sián FKP 37 hibrit otomobilden ilham alan dış görünüme, Lamborghini’nin kendine özgü stilini yansıtan keskin hatlara ve çizgilere sahip.
Hem yatın hem de aracın yanında dururken, her ikisinin de bu suçta ortaklık yaptığını görüyorum. Sián FKP 37’nin kuralları çiğnemek için üretildiğini biliyorum. İtalyanca “şimşek çakması” anlamına gelen Sián, 8500 d/dak’da 785 HP güç üreten V12 motorunu, elektrikli bir sistemle birleştiriyor. Bu sayede bir Lamborghini’den elde edilen en yüksek güce ulaşılıyor ve 350 km/s’den daha yüksek hızlara çıkabiliyor. Lamborghini kas gücü, harika bir güç/ağırlık oranı ve aerodinamik yüzeylerden oluşan kendi deneyimlerini, başarılı yeni bir yat projesine aktardı. Lamborghini’nin tasarım sorumlusu Mitja Borkert, “Denizler için tasarım yapmak heyecan verici bir işti” diyor. “Otomobil dünyasındaki en güçlü tasarım DNA’sına sahibiz ve burada Lamborghini’nin tasarım dilini geleceğe taşıyabildik. Bunun bir teknede olması harika bir duygu.”
Kesinlikle haklı ama bu duygular, hayal ettiğiniz gibi değil. Tekneye adım attıktan sonra, ilk izlenim kendi eviniz hissini vermesi. Bu, süet görünümlü koltukların üzerinde küçük ayak izleri bırakan tekne sahibinin küçük çocuğu için de geçerli. Yumuşak, dayanıklı Alcantara mikrofiber malzemenin kullanılması, teknedekilerin su izleri, dökülen içecekler ve lekeler konusunda endişelenmesine gerek olmadığı anlamına geliyor. Güçlü bir şekilde kullanışlılığa odaklandıklarını söyleyen The Italian Sea Group’un tasarım başkanı Gian Marco Campanino da bizimle teknede. Onun bu değerlendirmesi, ilk teknenin sahibi olan genç aileye uygun olmasının yanı sıra günübirlik geziler ve misafirlerle hafta sonu yapılan rahat geziler için de ideal olduğunu açıklıyor.
Yumuşak malzeme içeride duvarlarda dahi devam ediyor. Tekne sahibi koyu gri bir renk tercih etmiş. Deri koltukların üzerinde elle yapılan dikişler ve arka alanda güzelce tasarlanmış detaylar var. Güneşlenme minderlerinde veya koruyucu sert tavan altındaki yüksekliği ayarlanabilen sehpanın etrafında oturanlar için televizyon bir düğmeye basarak yerinden çıkıyor. Entegre mutfaksa hızlı bir tazelenme içeceği almak için çok kullanışlı. Güverte altında, koyu ve güzel bir konaklama alanı var. Önde geniş ve konforlu bir ana süit ve ortak bir banyoyla birleştirilen ikiz bir kamara var. Bu oda düzeni, tekne sahibinin ailesi için seçtiği şekilde ama farklı düzenler de tercih edilebiliyor.
Yat limanından dışarı çıkarken ara sıra motorlardan uğultu geliyor ve sanki en iyisinin henüz gelmediğini hatırlatıyor. Açık suya ulaştığımızda, gazı açmanın zamanı geliyor. Bu noktada, İtalyan deri kulplardan birini tutmaya karar verdim ama bu çok da gerekli değil. Motorların erken mırıltısı ardından daha yüksek bir vızıltıya dönüşüyor ve mermi şeklindeki gövde dalgalara karşı sarsıntısız bir şekilde ilerliyor. Tekne hızlanırken Campanino, “Gövde suda kayma hızlarında bir hava yastığı üzerinde hareket ediyor” diyor.
Campanino daha sonra bize GRP gövde ve karbon fiber üst yapının ağırlık merkezini nasıl düşük tuttuğunu ve ağırlığı 24 tona kadar sınırladığını anlatıyor: “Gövde 18 ft genişliğinde [5,40 m], kompozit malzemeden arka kanatları ve üç kademeli sürüşü var. Her şey onun performansını artırmak için yapıldı.” Teknenin arkasındaki ekip, tekneyi kullanan kişinin uçakta bir savaş pilotu gibi hissetmesini amaçladı ve görünüşe göre bunu başarmışlar. Kaptanın kendinden emin şekilde gazı daha da ileri itişini izliyorum ve kısa süre sonra 60 knot’lık maksimum hızın biraz gerisinde, 58 knot’lık tam gücü hissediyoruz. Bu hızda saatte 480 litre yakıtla beslenmesi gerekiyor, ancak 40 knot’a, yani optimal seyir hızına indiğinde, o yakıtın yarısına ihtiyaç duyuyor.
Bir araç kokpiti tarzında tasarlanan yatın dümenine, navigasyon ve kontrol sistemleri tamamen entegre edilmiş. Borkert, buradaki ekranlardaki grafiklerin ve yazı tiplerinin araçlardakiyle aynı olduğunu ifade ederek, “Tüm bunlar Lamborghini’nin karbon derisiyle tamamlandı; spor koltuklar ve direksiyon simidi de dahil…” diyor. Etkilendim çünkü körfezden geçen zikzak şeklindeki rotamızdan sonra teknenin içine sadece iki damla deniz suyu sıçramış olduğunu gördüm. Gerçekten uçmuş olmalı. Sürüşten sonra tasarım, konsept ve mühendisliğin birlikte nasıl bu kadar iyi çalıştığını anlamak çok daha kolay oluyor. Aynı zamanda birkaç diğer Lamborghini hayranı da aynı fikirde gibi: Tersane şu ana kadar kaç adet satıldığını doğrulamasa da, 2022 sonrasına kadar üretimde herhangi bir boşluk bulunmuyor.
Lamborghini’nin strateji direktörü Stefano Rutigliano, “Süper sporlar ve hızlı süperyatlar arasında stratejik bir uyum olduğunu hepimiz biliyoruz” diyor. “Lamborghini olarak markayı genişletmek adına iyi bir üne, ürün yelpazesine ve finansal güce sahip bir tersaneyle çalışmak istedik.” Her şey planlandığı şekilde gidecek gibi görünüyor. Bu kez bir otomobil ve yat birlikteliği fikri, ciddi anlamda özel bir şeye dönüştü: İlk Tecnomar for Lamborghini 63 dikkatleri üzerine çekiyor ve çok sayıda sipariş alarak The Italian Sea Group gibi markalara yeni tutkular kazandırıyor.
Hazırlayan Laura Nicholls
Fotoğraflar Simone Tarca & Matteo Andrei
Comments are closed