İtalya’nın en şahane adalarından Sardunya’ya gitmek, en ünlü denizcilerinden Giovanni Soldini ve efsane trimaran’ı Multi 70 ile seyre çıkmak, üstüne biraz da otomobil kullanmak… Hazır olun, sizi ilginç bir deneyime götürüyoruz.
Yazı: Volkan Demirkuşak
Akdeniz’in en sevdiğim ülkelerinin başında gelen İtalya’da enfes günler geçirebilecek bolca şehir sayabilirim. Fakat benim gibi deniz tutkunu, mavi görünce “deniz şortunu giyip” suya atlamaya hazır ve nazır bir kişi için turkuaz renkli enfes denizi, Fransa’nın güney sahillerine rakip olabilecek boyutlardaki tekneleri, enfes otelleri, tek şerit gidiş-geliş yolları ve dev bir şehir gibi 1.3 milyonu aşkın nüfusuyla Sardunya her zaman güzel bir fikir. En son beş yıl önce yine bir iş seyahati için geldiğim bu adaya, Roma üzerinden kısa bir aktarmayla ulaşmak mümkün. Ada oldukça dağlık. Uçak dev ada üzerinde seyrederken, dağların ardından mavinin farklı tonlarında sizi selamlayan deniz adeta “bana koş” diyor. Tabii beni denize girmekten daha çok heyecanlandıran, 21.2 metre uzunluğunda, denizin üzerinde adeta uçan, foil ustası, Maserati Multi 70 Sports ile Soldini kaptanlığında yapacağımız seyirdi.
Van Peteghem Lauriot-Prévost (VPLP) tarafından tasarlanan ve ardından Fransız Guillaume Verdier’in son dokunuşlarını yaptığı bu Trimaran ile beş kişilik ekip, 26 günde Hong Kong-Londra seyrini yapmışlar. İki İspanyol, iki İtalyan ve artık güneşten kavrulmuş teniyle tam bir denizci görünümündeki Soldini, 46 knot yapabilen bu sporcunun tadına varabilmemiz için “havayı” epey bir süre beklediler. Yedi kişilik gazeteci ekibinin tek Türk’ü olarak “kim bize yardım eder” sözünü işittiğim anda ana gövde üzerindeki anormal efor isteyen yelken makaralarından birine elimi koydum ve İspanyol denizci dostumla Soldini’nin talimatlarına uymaya hazırdım. Kalan altı gazeteci arkadaşım teknede tutunacak pek yer olmadığı için iskele tarafındaki birkaç ipe tutunup altlarından akan denizi izleyeceklerini sansalar da, bana “boşa çalışıyorsun bizim gibi otursaydın” bakışları arasında yelkenimizi açtık. Dediğim gibi rüzgar oldukça iyiydi, 26 senesini okyanuslarda geçirmiş, New York- San Francisco Altın Rotası’nı 47 günde tamamlayan ( 13.255 mil) Soldini’nin “yandınız” bakışlarına maruz kaldıktan sonra tayfa olarak ilk talimatımı alıyorum. Tıpkı Ocean Race’teki sporcular gibi gücümün sonuna kadar makaralara asılıp yelkeni kontrol ediyoruz, ardından Soldini’nin her şey tamam anlamındaki parmak hareketinden sonra, hızımız 15 knot’lara çıkıyor.
Trimaran’ın foil ruhu (tek kısmı havalanıyor) burada kendini gösteriyor ve sudan kesiliyoruz. Yüzlerde hafif bir ekşime var, ben sıkı sıkı tutunuyorum bir yandan da yanımdaki GoPro’ya saçma sapan bakışlar atıyorum. Bunu da Bloomberg TV’de yayımlanan Test Drive programımızda izleyebilirsiniz. Soldini iskelede oturuyor, elindeki yeke dümeni sıkı sıkıya tutuyor ve bir anda tam anlamıyla havalanan trimaranla birlikte ayaklar da yerden kesilip herkes yanındakine tutunduğunda baştaki göstergede 40 knot yazıyor. Küçük bir manevrada, sanki havada uçuşan kağıt gibi olacağız korkusu sarıyor hepimizi. Müthiş bir deneyim. Yüzlerde garip bir tebessüm var, benim dışımda tüm ekip konforla oturacağını beklerken sırılsıklam oluyor, çünkü her dalga teknenin altından ve başından gelen suları üstümüze boca ediyor. İtalyan denizciler ekibe kahkahalarla gülüyor, ben ise işe yaramanın ve denizci rolü oynamanın verdiği haklı gururu yaşıyorum. Ne de olsa Akdeniz bir dönem Türk gölüydü. Kimin torunuyuz? Peki Maserati bu işin neresinde? Tam kalbinde, Soldini ve ekibi Maserati Multi 70 Trimaran ile elde ediyor tüm bu başarılarını. Niş marka, bu sayede otomobillerinde elde ettiği haklı gururu denizlere de taşıyor. Zaten ona da bu yakışırdı. Deniz üzerinde sakin sessiz ilerleyen 50 metrelik bir motoryat yerine, suya sıkı sıkı yapışmış adrenalin dolu bir maceracı, bir yarışçı. Tıpkı markanın DNA’larında bulunan motorsporları geçmişi gibi suyun üzerinde dans eden bir sporcu. Tekneden inip karaya ayak bastığımızda, Sardunya’nın tuzlu suyunun verdiği buruşma hissi, can yeleklerinin ağırlığı ve üstümüzdeki bolca suyla kendimizi kumsala bırakıp, “biz az önce ne yaptık” diye birbirimize soruyoruz. Hayatımın deniz üzerinde geçen en keyifli dakikalarının kahramanı Soldini ve Maserati Multi 70 ile başka bir limanda tekrar görüşmek üzere vedalaşıyorum.
Giovanni Soldini ile denizler üstünde yirmi bin fersah
Bize biraz yelkencilik tutkunuzun nasıl geliştiğinden bahseder misiniz?
Evet, doğru. Babamın Maggiore Gölü’nde küçük bir teknesi vardı. Her hafta sonu giderdik ve eğer çok fazla rüzgar yoksa kısa süreli aralıklarla benim kaptan olmama izin verirdi. Sanırım her şeyin başlangıç noktası orası. Henüz 15 yaşındayken Malingri Ailesi ile tanıştım ki ailenin tüm fertleri yelkenciliğe tutkundu ve onlarla birlikte tekne inşa etmeye başladım. Bir sonraki yıl, hayatımda ilk kez bir Amerikan teknesiyle Atlantik Okyanusu’nu geçtim. Palma de Mallorca’dan çıkıp Antigua’ya vardık, yelkenliyle Karayip’te biraz zaman geçirdikten sonra bir İspanyol teknesiyle geri döndüm.
Bugüne kadarki deniz maceralarınızda aklınızda yer eden, hiç unutmam dediğiniz bir anınız var mı?
Benim için tek bir an seçmek çok zor. Her yolculuğun birden çok özel anı var. Eğer içlerinden bir tanesini seçmem gerekiyorsa sanırım Around Alone yarışında birinci olduğum 98-99 edisyonu diyebilirim. O yıllarda karayla iletişim kuramıyorduk ve havadaki ani değişimleri gösteren bir aracımız da yoktu. O şartlar altında bir yelkenlide yapayalnız olmak gerçekten eşsiz bir deneyimdi.
Peki seyirleriniz esnasında en çok etkilendiğiniz bölge neresi oldu?
Güney denizleri diyebilirim. Çevresinde çok az yerleşim yeri, çok az insan var. Sadece siz ve doğa varmış gibi hissediyorsunuz. Bence yaşanabilecek en güzel his bu.
Hong Kong-Londra serüveninizde ne gibi zorluklarla karşılaştınız?
Hong Kong-Londra serüvenimizden gurur duyuyorum çünkü çok fazla zorlukla karşı karşıya kaldık. Çin Denizi’nden çıkar çıkmaz aşırı yoğun trafikle burun buruna geldik: Çok fazla yüzen obje, tehlikeli kayalar… Yelkenli teknenin hasar almadan oradan çıkmayı başarması başlı başına mucizeydi. Hint Okyanusu’na girdiğimizdeyse havanın değişen her hali bize zor anlar yaşattı. Çok fazla ısı düşmesi ve tayfunun yanı sıra yaşanan ani hava değişimleri, bizi birkaç kez rota değiştirmek zorunda bıraktı. Sonrasında Ümit Burnu’na ulaştık. Burası sizi kandırmasın; güçlü akıntıların üzerinde rüzgara karşı yelken açıyorsunuz. Tekneyi doğa olaylarına karşı korumak için gerçekleşecek olan şeyleri hissetmelisiniz. Geçen hafta da çok zor geçti… Londra’ya yaklaşır yaklaşmaz kış mevsimini iliklerimize kadar hissetmeye başladık. Dondurucu derecede soğuktu ve ekip yorgundu. Fakat başardık! Böyle zor şartlar altında kazanılan bu rekor, yolculuğumuzu çok daha özel hale getirdi.
Bu uzun yolculukta Maserati Multi 70’in en büyük artısı neydi? Yelkenli trimaranın genel özellikleri neler?
Maserati Multi 70, Gitana’ya göre biraz daha küçük ve daha çevik bir tekne. Tabii ki fırtına ve büyük dalgalarla karşılaştığınızda zorlanıyorsunuz ama tekne de biz de karşılaşacaklarımıza hazırdık. Ayrıca hafif rüzgarda çok daha hızlı.
Peki Maserati ile iş birliğiniz nasıl gerçekleşti? Bir otomobil üreticisi nasıl başarılı bir tekne üreticisi haline gelebilir?
Buradaki anahtar kelime, iş birliği. Maserati ile iş birliğinin tamamen modern bir yolunu bulduk. İş birliğimiz sportifliği, rekabeti, teknolojik iş birliğini, Maserati sürüş & yelken deneyimini, paranın satın alamayacağı deneyimleri kapsıyor ve tüm bunlar Maserati müşterileri, partnerleri ve medyayla paylaşılıyor. Teknenin potansiyelini maksimuma ulaştırabilecek şekilde 360° iş birliği kurduk. Teknolojik iş birlikleri sayesinde, tekne tasarımcılarımız, Maserati mühendisleriyle yakından çalışma ve yüksek hızın etkileriyle hasarları en aza indirme konusunda bilgi alışverişinde bulunma şansına sahip oldu. Artan deniz kirliliği sebebiyle deniz üzerinde yüzen cisimlerin oranı artıyor. Birkaç dümeni kaybettikten sonra bu konuya mekanik bir çözüm bulduk. Hala geliştirme aşamasında ama kısaca, darbe durumunda dümeni suyun içinden çıkaran bir düzenek şeklinde olduğunu söyleyebilirim.
Denizde hızı mı tercih edersiniz, keyfi mi?
Hız kesinlikle çok önemli. Ancak otomobil sektöründe olduğu gibi tek başına yeterli değil. Aynı zamanda kontrol, güvenilirlik, güvenlik, beklenmedik değişikliklere hızla tepki verme yeteneğine de ihtiyacınız var. Şansın da büyük rolü var.
Sıradaki hedefiniz nedir?
Teknenin araştırma geliştirme sürecine adadım kendimi. Açık okyanusta uçan ilk tekneyiz ve henüz görevimizi tamamlamadık. 18 ay önce merkezdeki hareketli salmada bulunan foil’leri geliştirmekle işe başladık. Sonrasında darbe durumunda dümeni sudan kaldırabilen bir yay mekanizması üzerinde çalıştık. Şimdi diğer özellikler üzerine yoğunlaşıyoruz. Böylece foil’ler üzerinde daha uzun mesafe kat edebileceğiz.
Genç yelkencilere önerileriniz var mı?
Tüm yelkencilere önerim, yapabildiğiniz kadar yelken açın… Bizim dünyamızın anahtar kelimesi “deneyim”. Rüyalarınıza inanın ve vazgeçmeyin. Kolay olmadığını biliyorum fakat yelkencilik dünyadaki en güzel iş. Yani, buna değer.
Comments are closed