Sera Group İcra Kurulu Başkanı Ozan Şener ile soğuk ama güneşli bir günde buluşuyoruz. Onca iş güç arasında denize kaçabildiği için çok keyifli. Biz de hiç tereddütsüz atlıyoruz teknesine. Buz gibi havaya inat İstinye’den yola çıkarak, nefis bir İstanbul seyri yapıyor, bolca da sohbet ediyoruz
Yazı Begüm Nalbantlı
Fotoğraflar Savaş Yılmaz
OZAN ŞENER KİMDİR?
Ahmet Ozan Şener, Kültür Üniversitesi İnşaat Mühendisliği’nden mezun olduktan sonra, 2006 yılında Politechnico di Milano Üniversitesi Stratejik Design ve Pazarlama yüksek lisansından mezun oldu. İtalya’da Bovis Lend Lease’deki stajından sonra Tav Havalimanları Holding’in Katar Havalimanı projesinde, iki sene Doha’da çalıştı. 2007 yılında SERA GROUP’da yönetim kurulu üyeliği ve iş geliştirme koordinatörü olarak Dubai ofisini kurdu. 2009 yılında İstanbul ofisini kurduktan sonra 2014 itibarıyla genel müdürlük görevini üstlendi.
Sera Group’un İcra Kurulu Başkanı olarak zamanınızın büyük çoğunluğu muhtemelen büyük inşaat projeleriyle boğuşarak, şantiyelerde, pek de konforlu olmayan ortamlarda geçiyor. Şimdiyse karadan uzakta, denizde ve teknenizdesiniz. Ne sıklıkta denize açılma fırsatı bulabiliyorsunuz?
Yaz dönemi ve kış dönemi diye ayırmak lazım tekne kullanımını. Yazın tabii ki çok daha sık, güneyde ve hafta sonları kullanabiliyorum. Kışınsa tekne daha çok İstanbul’da duruyor.
Tekneniz Beneteau Swift Trawler. 15 metrelik boyuyla oldukça ideal görünüyor. Daha çok nasıl vakit geçirmeyi tercih ediyorsunuz teknede?
Teknemizde misafir ağırlamayı çok seviyoruz. Çocuklarla Boğaz’da gezmek ve balık tutmaktan da çok keyif alıyorum.
Tekne boyuna göre oldukça ferah.
Açıkçası ben de çok memnunum. 15 metre boyundaki teknede üç tane kamara var. Ancak en çok hoşuma giden, kamaralardaki tavan yüksekliği. Tavanların yüksek oluşunun yarattığı ferahlık inanılmaz. Ayrıca iç alan da perdeyle kapanarak kamaraya dönüşebiliyor. O yüzden ailece çocuklarla olduğumuzda hepimiz çok rahat hareket edebiliyoruz çünkü 15 metrelik teknenin neredeyse 22 metrelik tekneye eş değer alanı var. Ayrıca stabilizer’ı da olduğu için İstanbul denizinde çok rahat seyir imkanı sunuyor. Ciddi anlamda denizci bir tekne olduğunu söyleyebilirim. Zaten tekneyi bana aynı zamanda arkadaşım da olan Ralph Tezman önermişti. Sağolsun. Çok da memnun kaldım. Fırtınada, kötü hava koşullarında her yerinin kapanması büyük kolaylık sağlıyor. Ayrıca Boğaz’da çok ciddi akıntı olmasına rağmen yanaşmak çok rahat. Ancak çok fazla hız yok. En fazla 15-16 knot yapabiliyoruz.
Denizde olmak, zaman yaratıp denize kaçabilmek ne hissettiriyor size?
Yoğun çalışmanın ödülü gibi. Denizin sessizlik ve sakinliğinde ciddi enerji depolama şansı yakalıyorum.
Bildiğimiz kadarıyla sizin birden fazla tekneniz var. İlk tekneniz hangisiydi? Hangi özellikleri nedeniyle tercih etmiştiniz?
Ailece 30 yılı aşkın süredir denizdeyiz diyebilirim. Farklı teknelerimiz oldu. Hepsi motoryat sınıfında 15 ile 32 m arasında teknelerdi. İlk değil ama çok severek kullandığımız iki teknemizin yeri ayrıdır. Biri 1999 yapımı, Mengi Yay imzalı 24 metrelik teknemizdi. Diğeriyse ilk Peri marka tekneydi ki, Antalya’da şahane bir üretim tesisi vardı.
Sonrasında diğer tekneleri alırken neleri göz önünde bulundurdunuz? Konforu mu, büyüklüğü ya da hızlı olması mı?
Hız teknede aradığım bir özellik değil açıkçası. Hızı Rib gibi destek tekneleri ya da botlarıyla sağlayabiliyorsunuz. Tekneye ailece gitmeyi sevdiğimiz için büyüklük ve konfor ön planda benim için. Bir de sahip olduğu teknoloji ilgilendiğim konular arasında.
Hayranlık beslediğiniz markalar/modeller ya da tasarımcılar var mı?
Marka olarak sahibi olduğum Ferretti’yi, onun dışında San Lorenzo ve Benetti’yi beğeniyorum. Özellikle San Lorenzo’nun 42EXP modeli ve Benetti’nin yeni serisi Oasis modelleri ilgimi çekiyor. Tasarımcı olarak Espen Oeino’nun tasarladığı sıra dışı tekneleri de çok beğendiğimi söyleyebilirim.
Yazının devamı Boat International Türkiye şubat sayısında.
Keyifli okumalar!
https://dergilik.com.tr/magazine/boat-international-16-0/58537
Comments are closed