Mazu Yachts, 28 metrelik yarı-deplasman süperyatı 92DS’nin ilk gövdesini 2023 yılı bitmeden suya indirmişti. Bu yeni yarı-deplasman serisiyle çelik konstrüksiyona adım atan marka, seriye 112DS ve 132DS modelleriyle devam edecek. 92DS suyla buluşmadan önce, tekneyi Halit Yukay ve ekibinin rehberliğinde, Yalova’daki Yukay Tersanesi’nde ziyaret etmiş ve keyifli bir gün geçirmiştik.
Yazı Begüm Nalbantlı
Bir tersane gezisinin bu kadar keyifli ve neşeli geçmesi sık sık gerçekleşen bir durum değil. Bilgilendirici evet ama neşe… İşte o bambaşka bir şey. Sanırım bunda Mazu Yachts’ın Yalova Altınova’daki Yukay Tersanesi’ne girer girmez, ekipten yayılan pozitif enerjinin etkisi büyük. Tersane müdürü Eren Karadağ ve geri kalan basın ekibiyle birlikte markanın kurucusu Halit Yukay’ı beklerken, yani daha o ilk dakikalarda bile ekibin birbiri arasındaki uyum hemen göze çarpıyor. Uzunca bir masaya oturmuş, Çiğdem Köse’nin hazırladığı nefis kurabiyeleri daha fazla yememek için direnirken, Eren Bey bize çılgın çalışma saatlerinden, yakın zamanda binada tamamlanacak işler, yapılacak yeniliklerden bahsediyor. Şöyle ki, firma teknelerini halihazırda Altınova’daki 10 bin metrekarelik, az sonra dolaşacağımız alanlarda inşa ediyor. Son teknoloji ekipmanlar ve malzemelerle donatılmış oldukça modern bir tersane burası. Henüz yapım aşamasında pek çok alanı var. Onların da sonbaharda tamamlanması planlanıyor. Kafanızda biraz daha iyi canlandırmanıza yardımcı olmak için yaklaşık 45 metrelik bir süperyatın üretilebileceği kapasitede ve büyüklükte hangarların mevcut olduğunu belirtelim.
Tersane, kompozit, ahşap ve karbon atölyeleri, stok depolama alanları, iklimlendirme sistemleri, tozsuz ve steril boya atölyesi, yenilenebilir enerji sistemleri ve karbon ayak izini azaltan çözümlerle, her sektörde giderek daha çok önem kazanan sürdürülebilirlik hassasiyetini de es geçmiyor. Ancak alameti farikası yalnızca bunlar değil. Dikkat çekici yanları arasında, personel, taşeronlar, tersanedeki teknelerin mürettebatı için tasarlanmış sosyal alanlar da var. Restoranlar, sosyalleşme alanları, oyun odaları, spor salonları da diğer mevcut olanaklar. Anlayacağınız son derece interaktif bir tersane olması amaçlanmış.
Sohbetimiz sırasında heyecan veren, sıra dışı bir bilgi de öğreniyoruz. Sürprizi kaçmasın diye detayları henüz çok paylaşmasalar da tersanenin içinde, ses getirecek eserlerin yer alacağı bir sanat galerisi yolda. “Beş yıldızlı otel konforunda olacak” diye de altını çiziyorlar. Yani Halit Yukay ile hayallerindeki tekneyi planlamak isteyenler, galeriye her girdiklerinde ruhlarına incelik katıp, birkaç doz ilham almış olarak çıkabilirler, söylemiş olalım.
Bu ön bilgilerin ardından yavaş yavaş tersanenin içine doğru hareketleniyoruz. Halit Bey de bize katılıyor. Bir yandan sohbet ederken diğer yandan adım adım turluyoruz bu dev alanı. Mazu Yachts, 2011 yılında Yukay Denizcilik markası olarak kuruldu. Çok da hoş bir kelime anlamı varmış, yeni öğreniyorum. Mazu, Çin mitolojisinde Deniz Tanrıçası anlamına geliyormuş. Halit Yukay tekne tasarımına çocukluk yıllarında merak salıyor. Kendisi henüz çok genç olmasına rağmen sektörde şimdiden hatırı sayılır bir yere sahip. Bana kalırsa bunda Halit Bey’in tasarımları ve yeteneğinin yanı sıra kişisel duruşunun da etkisi büyük. Son derece iletişime açık, vizyoner bir bakış açısına sahip olmasının yanı sıra bir o kadar da içten ve samimi.
Aslında burada olma amacımız, Mazu’nun süperyat serisinin başlangıç modeli olan 28,45 metrelik, çelik gövdeli 92DS’yi henüz suya inmeden yerinde ziyaret etmek. (Tabii siz bu satırları okurken, teknenin çoktan suyla buluştuğu bilgisini atlamayalım.)
Ancak 92DS’ye değinmeden, markanın bugüne kadar iddialı olduğu tender serisinden de bahsetmek faydalı olabilir. Tender serisinde yer alan, 38-82 feet aralığındaki sekiz model, Softtop, Hardtop ve Open kategorilerinde inşa ediliyor. Bu tekneler özellikle sağlamlık, güç ve askeri düzeyde manevra kabiliyeti isteyen profesyonel denizcilere hitap ediyor. Teknelerin imalat aşamasında, gövde ve üst güvertenin tamamının kaplanmasında karbon materyal kullanılıyor. Ayrıca tüm tender modellerde, ilk tekneden bugüne kadar yalnızca Volvo Penta IPS sistemi tercih ediliyor. Bu bilgi şu yüzden önemli; 80 feet altında, bu seviyede kişiselleştirme opsiyonu sunan başka bir fabrika ve buna uyum sağlamayı başarmış bir üretim süreci entegrasyonu bulunmuyor. Bu serideki tüm modellerin tasarımı Mazu Yachts’a ait.
Marka, tender serisindeki başarısını şimdi de süperyat serisiyle yakalamayı hedefliyor. Keşfetmeyi seven maceraperest, profesyonel denizciler için üç farklı model var seride: 92DS – 112DS – 132DS. Yalnızca çelik gövde ve kompozit üst bina kombinasyonuyla üretiliyorlar.
Halit Yukay rehberliğinde, serinin ilk modeli 92DS’yi dolaşırken Yukay, dünyada ilk kez 92 feet (28 m) çelik bir süperyat “Volvo Penta IPS” motorlarla donatıldı diyor gururla. Ayrıca, Mazu Yachts ve Volvo Penta Ar-Ge departmanlarının ortaklaşa çalışarak, bunun 112DS ve 132DS modellerde de uygulanabilmesi için yoğun çaba harcadıklarını belirtiyor.
Mazu Yachts süperyat koleksiyonunun giriş modeli olan 92DS, çelik gövde ve karbon üstbina kombinasyonuyla inşa edilmesinin yanı sıra IPS tahrik sistemiyle donatılmış dünyanın ilk çelik gövdeli yatı. Üstelik bunu üçüz motorlarla başarıyor.
Yukay, kâşif ruhlu profesyonel yatçılar için “gerçek explorer” teknelerin, olmazsa olmaz dört temel özellikten oluştuğunu vurguluyor. Hatta bu özellikleri biraz daha detaylandırarak; konforlu yüzde 25, dayanıklı yüzde 25, güçlü yüzde 25 ve stabil yüzde 25 şeklinde ifade ediyor.
“Pazar analiz edildiğinde, yaygınlaşmış inşa malzemesinin ahşap ya da fiber olduğunu, tahrik sistemi olarak genellikle klasik şaftlı sistem ve mümkün olan en düşük makinelerle donatıldığını görürsünüz” diyor ve şöyle devam ediyor Yukay.
“Bize göre mevcut sınıf standartlarının yetersizliği sebebiyle alternatif modellerin büyük çoğunluğu dayanıklı ve güçlü olma vasıflarının yüzde 50’sinden yolun başında feragat etmek zorunda kalıyor. Bu nedenle macerasever denizcilerin “gerçek explorer” yatı meydana getiren dört bileşenin yüzde 50’sine, maalesef 130 feet altında ulaşması neredeyse imkansız.”
İşte 92DS bu anlamda ezber bozuyor. Zira Halit Yukay’ın da özellikle dikkat çektiği nokta bu: “Tekne sahipleri, bu vazgeçilmez dört temel özelliği taşıyan bir modele sahip olmak adına alternatif olmadığı için ihtiyaçlarından daha büyük bir tekneyi almak ve gereksiz maliyetlere katlanmak zorunda kalmamalı. İyi bir mühendislikle, 100 feet altındaki tekneler de bu vasıfları bünyesinde toplayabilmeli.”
92DS’nin içinde kafamızda baretler, dikkatli adımlarla ilerlerken Yukay, 28 metrelik bir teknede, kaptanın ayrı bir kamaraya sahip olduğunu özellikle belirterek şöyle diyor: “Ayrıca personel ve tekne sahibinin mahremiyetinin olduğu tek tekne. Bu boyuttaki bir yatta, henüz kimse bunu yakalayamadı. İç tasarımda imzası olan RedYacht’ın başarısı.”
92DS tasarım anlamında ebatlarına göre çok daha hacimli ve ferah bir tekne. Halit Yukay boyunu söylemese gerçekten de içine girdiğimizde, 35 metrelik bir teknede gezindiğimiz hissine kapılabilirdik. Zaten Mazu ekibi de tekneyi anlatırken ısrarla vurguluyor: “130 feet’lik bir teknenin sahip olduğu alanı bu teknede görebiliyorsunuz.”
Yukay, 92DS’nin şu ana kadar diğer teknelerde denenmemiş başka bir özelliğinin daha altını çiziyor: “Biraz otomobil mantığıyla çalışan bir tekne bu. Makine dairesinde yalnızca makine var. Diğer tüm teknik ekipmanlar baş altında.”
Yani günlük bakımlar esnasında, tekne sahibi denize girerken ya da vakit geçirirken, istemediği sürece personelle yolu kesişmiyor. Bunu hayalet mürettebat olarak da tanımlamak mümkün.
Alt güverte tamamen misafirlere ayrılmış. Kendilerine ait bir salonları var. Buradan direkt denize geçiş yapabiliyorlar. Ayrıca istedikleri zaman içeriden diğer katlara da ulaşabiliyorlar.
Ana güverteyse tekne sahibine ait. “En büyük avantajımız elbette çelik gövde ve deplasmandan dolayı ciddi hacimlerimizin olması” diyor Yukay.
Baş üstüyse mürettebata ayrılmış. Rahatça sosyalleşmeleri için de kapalı bir alan olarak tasarlanmış. Yukay, tekneyi almaları için ağırlıklı olarak profesyonel yatçıları hedeflediklerini belirtiyor. Bu nedenle mürettebata ayrılan alanlar oldukça rahat ve geniş. Çünkü mürettebatın da rahat ve mutlu olması çok önemli.
Mutfağa geldiğimizde markanın artık standardı olan Rational marka ürünler görüyoruz. Halit Yukay, bunların daha çok profesyonel mutfaklarda tercih edildiğini hatırlatıyor. Nedir özelliği derseniz hemen söyleyelim; aynı anda altı farklı yemek pişirilebiliyor. Dolayısıyla günde yaklaşık 200-300 tabak yemek çıkarılabiliyor. Ocak, fırın, evye, buzdolabının yanı sıra mutfağın hemen arka tarafında kiler bulunuyor. Geri kalan depolama içinse personel kabinlerinin yakınındaki depolama alanları kullanılıyor.
Halit Yukay’ın yıllar içinde tekne sahiplerinden dinleyip, sonrasında tasarımları sırasında dikkate aldığı ipuçları da var tabii. “Kadınlar genelde aydınlık alanlar arzu ederken, eşleriyse teknenin daha çok büyüklüğüne dikkat ederler” diyor örneğin.
Bir master dört misafir olmak üzere toplamda beş kamarası bulunan 92DS’de dolaşırken her alanın bolca gün ışığı almak üzerine tasarlandığı zaten hemen fark ediliyor. Süperyat Serisi’ndeki modellerin dış ve iç tasarımında Red Yacht Design’ın imzası var. Gövde tasarımıysa Profjord & Alfa Marine’e ait. Eylül ayında Cannes ve Monako’da yapacağı Dünya prömiyerinin ardından deneyimli sahibine teslim edilecek. Donatım süreci devam eden ikinci gövde Haziran 2024, montaj hangarındaki üçüncü gövdeyse Haziran 2025’te tamamlanmış olacak.
Tersane gezimizin son durağıysa belki de buranın en anlamlı köşesi. “Kendisi işe başladığımızdan beri yıllardır bizimle” diyor yakınımızdaki konteynırı işaret ederek Yukay. Ve gülerek ilave ediyor: “Ben çalışmaya burada başladım, hala da buradayım. İlk günden beri aynı bu konteynır.”
İçeride üzeri epey kalabalık bir çalışma masası, koltuklar var. Tersane müdürü Eren Bey araya giriyor: “Burada çizim de yapıyoruz, misafir de ağırlıyoruz, yeri geliyor yatıp uyuyoruz da…” Tahmin edeceğiniz üzere konteynır, müşterilerle epey şenlikli görüşmelere ev sahipliği yapmış. Detaylar bizde kalsın ancak şu var ki “Mütevazı olanları çok seviyorum ve onlarla daha iyi dostluklar kuruyorum. 11 yıl önceki müşterilerimizle bile hala görüşüyoruz” diyor Yukay.
Elbette haklı. Zira günün sonunda hepsi aslında markayı da temsil ediyorlar. Ancak bazılarının teknelerine iyi bakmayıp, yıprattıklarını gördükleri zaman gerçekten üzüldüklerini belirtiyor. “Alıp ücretsiz olarak yenilediğim o kadar çok tekne oldu ki… Yeter ki düzgün görünsün.” Halit Yukay’a dair bir ilginç bilgi de şu ki, tekne teslimatını yıllardır bizzat kendisi yapıyor. “Biniyorum ve gidiyorum” diyor gülerek. Eren Bey araya girip “Yetmiyor bir de üstüne yıkayıp, temizleyip ‘Hayırlı olsun’ diyerek teslim ediyor” diyor. Anlayacağınız markasını, yaptığı işi bu derece sahiplenen biri ve elbette bu yolculukta ona eşlik eden coşkulu bir ekip söz konusu. Alçakgönüllü konteynırdan, tıpkı şu anda olduğu gibi daha nice iddialı, ses getiren tasarımların çıkması dileğiyle. mazuyachts.com
* Yazının geri kalan bölümünü Boat International Türkiye kasım sayısında okuyabilirsiniz.
Comments are closed