Heybetli ahşap guletler, denizci tırhandillere kafa tutarak, dalgaları yara yara ilerliyor. Dev yelkenler Ege’nin koylarını renklere boyuyor. American Hospital The Bodrum Cup, 34. yılında festival gibi görüntülerle yine coşturdu, heyecanlandırdı. 150’den fazla yat, bu kez maviye güç katmak için yarıştı.
YAZI BEGÜM NALBANTLI
Sabah erkenden uyanıp basın teknesine koştururken, denizin tarifsiz rengine takılıyor gözüm. Saat 7.30 civarı olduğu için ortalık henüz sessiz. Birazdan bizi alacak olan botla ana tekneye geçeceğiz. Suyun berraklığına, ağaçlarla kavuştuğu manzaraya baktıkça uykum açılıyor. Bodrum’un en sevdiğim parçasından böyle bir kare yakalayabildiğim için şanslıyım. Zira binasız, otelsiz tepe görebilmek artık lüks buralarda. Doya doya içime çekiyorum bu tabloyu. Çok geçmeden bizi bekleyen tekneye geçip, The Bodrum Cup için start alacak yelkenlilerin yanına sokuluyoruz. Yani olabildiğince diyelim. Bu yıl 34. kez düzenlenen yarışlar Bodrum’a çok yakışıyor. Bir zamanların sempatik tatil kasabasının özlediğimiz, nahif ruhunu hatırlatıyor. Bunu dile getirmek ne yazık ki faydasız olsa da Bodrum’un, artık taşımakta çok zorlandığı kalabalığın, çirkin inşaatların altında ezilmediği o nostaljik dönemlerine selam gönderiyor. 1989 yılından beri aralıksız yapılan yarışlar ilk başladığında amaç, bölgeye özgü ahşap yat yapımının tanıtılması ve Bodrum’da yelken sporunun geliştirilmesiydi. Bugün geldiği noktadaysa yalnızca Türkiye’den değil, dünyanın farklı köşelerinden pek çok sporcunun katıldığı, sosyal sorumluluk etkinliklerine de ev sahipliği yapan, geniş çaplı bir organizasyona dönüştü. Beş gün süren yarışlar, geleneksel tarzda inşa edilmiş gulet, tırhandil, mozaik gibi yatların yanı sıra geleneksel tarzda olmayan yatlara yani cruiser, one design, destek sınıflarına da açık.
Yıllar içinde gönüllülük esasıyla büyüyen organizasyonun ruhunu belki de en iyi anlatan, The Bodrum Cup Organizasyon Komitesi Başkanı Süleyman Uysal’ın şu sözleri: “Artık aşikar ki The Bodrum Cup bir yelken yarışından ibaret değil. Üstelik her yıl daha da iyiye gidiyor. Festival kelimesi de yetersiz kalan basit bir tanım artık. İçindeki insanlar kadar o insanların hep hatırlanacak hikayeleri kadar güzel.”
The Bodrum Cup Onursal Başkanı Erman Aras ve
The Bodrum Cup Organizasyon Komitesi Başkanı Süleyman Uysal
Bana kalırsa da organizasyonun bu derece sevilmesinin, büyümesinin nedenlerinin en başında, ona gönül verenlerin zaman içinde yaptıkları, çabaları, yelkenle ve Bodrum’la kurdukları duygusal bağ var. Yarışların bugünlere gelmesinde büyük emeği olan, komitenin kurucusu, halihazırda Onursal Başkanı Erman Aras’tan tutun da, Türkiye’de denizciliğin ve gemiciliğin efsane isimlerinden Yücel Köyağasıoğlu, ilk günden itibaren, filonun demirbaşı Büyük Yunus teknesiyle mücadele eden 90 yıllık çınar Emin Buldanlı (25 yıldır aynı tekne ve ekiple yarışan Büyük Yunus için komite, Guinness Rekorlar Kitabı’na başvurdu.) uzun yıllar yarışların komodorluğunu da yapan, The Bodrum Cup’ın mihenk taşlarından Atilla Türkmen, yine ilk yarışçılardan, dalış turizmi/yat charter’ı dendiğinde hemen akla gelen isimlerden İsmet Cengiz, Bodrum aşığı Ahmet Kunduz, komitenin en kıdemli gençlerinden Erim Önüt ile birlikte canla başla çalışan diğer gençler, bölgenin belediye başkanları, kaymakamları, Amerikan Hastanesi, Çağdaş Holding başta olmak üzere tüm sponsorlar ve isimlerini buraya tek tek sığdırmanın imkansız olduğu gönüllülerin hepsi, The Bodrum Cup’ın bulunduğu noktaya taşınmasında, yürekten takdir edilmeyi hak ediyor.
Yücel Köyağasıoğlu
Örneğin, etkinlik sırasında “Deli Deryalı Bir Dahi” isimli sergiyle daha yakından tanıma şansı bulduğumuz, tutkulu ve yetenekli denizci Yücel Köyağasıoğlu’nun tasarladığı 36 metrelik STS Bodrum Okul Gemisi, 2001’de suya indiğinde hem Cumhuriyet tarihinin ilk yelkenli okul gemisi oluyor hem de The Bodrum Cup’ın yanı sıra Atlantik’teki uluslararası yarışlarda da dereceler alıyor. Üstelik bu yarışlarda ahşabıyla, tasarımıyla hayranlık uyandırıyor. Bugün Avrupa’nın farklı yerlerinde hatta Amerika’da Bodrum yapımı tekneler gördüklerini söyleyen Köyağasıoğlu, etkinliğe özel yayımlanan The Cup dergisine verdiği röportajda, “Bodrum Kupası yapılana kadar Bodrum’da doğru dürüst yelken yapan tekne yoktu. The Bodrum Cup’ın benim için en büyük anlamı budur” diyor ve şöyle devam ediyor: “Bodrum’a 1986 yılında geldim ve tekne inşa etmeye başladım. Güzel tekneler görüyordum fakat yelken yapmasını bilmiyorlardı. Çok tuhaf gelmişti. Tekne var, direkler var ama yelken yok. Sordum, ‘Bu tekneler yelkenle gitmez’ dediler. Nasıl gitmez? Akdeniz’de, Ege’de yelken yapmış guletler, tırhandiller nasıl yelken yapmaz? Olacak iş değil. Hiç yelken bilgileri yok! İlk The Bodrum Cup yapılana kadar devam etti bu.”
STS Bodrum. Cumhuriyet tarihinin ilk yelkenli okul gemisi
Bunlara değinmemin nedeni, bugün yaklaşık 150’den fazla teknenin katıldığı yarışların aslında nelere vesile olduğunu vurgulamak ve anımsatmak. Bu yıl “Maviye güç katıyoruz” sloganıyla düzenlenen organizasyon, denizlerimizi koruma isteğini açıkça ifade etmek için Bodrum Turizm Forumu ile birleşerek, pek çok iş insanının katılımıyla çevre ve sürdürülebilirlik konularına da değindi. Çünkü sağlam bir mavi ekonomi için denizlerimizin, kıyılarımızın korunması şart. Ayrıca ilk kez daha adil bir yarış için “Performance Rating System” kullanıldığını da belirtelim.
18-22 Ekim tarihlerinde yapılan, Bodrum’dan başlayıp sırasıyla Çökertme, Kissebükü, Gümüşlük ve yeniden Bodrum’da son bulan yarışlarda ödül kupalarını üç farklı sanatçı, Pınar Irmak Çağlar, Evren Erol, Ersin Tavukçu tasarladı. Yarışın şampiyonu Hızır 1, Ağanlar Tersanesi’nde düzenlenen gecede, Ersin Tavukçu imzalı özel tasarım ödülünün sahibi oldu. Tırhandilin son ustalarından “Hacı” lakaplı Mustafa Özkeskin’in kendi elleriyle yaptığı teknesi, son iki yıldır şampiyonluğu kimseye bırakmıyor. Üçüncü kez birinciliğini kutlayan takım, regatta bayrağını da almaya hak kazandı. Ekip ayrıca “The Challenge” kategorisinin de galibi oldu ve Evren Erol’un tasarladığı ödülü de kaldırdı. Gulet kategorisinde kupayı STS Bodrum kaptı ve Pınar Irmak Çağlar’ın tasarladığı ödülü aldı. Cruiser klasmanının birincisiyse Zargana oldu.
Tırhandilin son ustalarından “Hacı” lakaplı Mustafa Özkeskin’in kendi elleriyle yaptığı teknesi, son iki yıldır şampiyonluğu kimseye bırakmıyor. Üçüncü kez birinciliğini kutlayan takım,
regatta bayrağını da almaya hak kazandı
1989 yılında 18 tekneyle yola çıkan The Bodrum Cup, gelecek sene yani 35. yılında, Selanik ve İstanbul’da yelken açmaya hazırlanıyor. Organizasyonun Onursal Başkanı Erman Aras Cumhuriyetimizin 100. yılında böylesine özel bir rotayı izleyecekleri için çok gururlandıklarını söylüyor. Bodrum’a ve Türkiye’ye değer katan yarışlar, umarız daha nice yıllar hem yelken tutkunlarına kucak açar hem de kıyılarımızın ve geleneksel ahşap teknelerimizin sürdürülebilirliği ve korunmasında farkındalık yaratmaya devam eder.
Her yıl belirli bir tema çerçevesinde şekillenen The Bodrum Cup, etkinliklerinde sosyal sorumluluk çalışmalarına da yer veriyor. 2016 yılından beri Bodrum Engelliler Sağlık Vakfı ile bayrak boyama etkinliği gerçekleştiriliyor. Boyanan bu bayraklar, yarışlardaki teknelere renk katıyor. Bu yıl ayrıca, acil durumlarda ilgili birimlere ulaşılabilmesini sağlayan KADES uygulamasının tanıtımına yönelik çalışmalar da yapıldı
Comments are closed