Oneyachtsmaris’in hızı ve dengeyi bir araya getirme kararlılığı cesur bir markayı yeniden canlandırdı. Ortaya çıkan Bluegame 62, hem sürat hem hassasiyet sunuyor.
Stefan, onaylarcasına başını sallayıp gülümsüyor; bu da beni yüreklendiriyor. Luca da aynı şekilde. Vay canına, diyorum; hem kaptanın hem de tasarımcının bir arada olduğu bir ortam oldukça güvenli olmalı. Öne doğru eğilip gaz pedalını gidebildiği kadar itiyorum. Anında bir tepki oluyor – yay hafifçe yükseliyor, sonra otomatik trim devreye girdiğinde tekrar düşüyor. Ayaklarımın altındaki titreşim kademeli olarak artıyor ve koltuğumda biraz geriye doğru itiliyorum. Sürat 35 hatta 40 knot’a kadar çıkıyor. Sonra dümeni olabildiğince sıkı tutuyorum.
Bunu en son bir teknede denediğimde, motorlar kükremiş, güverte çılgınca eğilmiş ve teknenin kıç kısmı gövdenin yaptığı dümen suyundan ötürü endişe verici şekilde fırlamıştı. O daha küçük bir tekneydi – yaklaşık dokuz metre uzunluğunda – ortalama 30kn hızda. Bu sefer, Bluegame’in yeni 18,80 metrelik “gündüz teknesi”nin dümen köşkünde oturuyorum. Dümen, maksimum 25 derecelik sapmalarına ulaşıyor ve tekne hızlı bir şekilde dönüyor; ancak kontrol kesinlikle mükemmel. Birkaç derece eğildiğinde, ikiz Volvo IPS motorlarının sürüşleri bizi pürüzsüz bir daire etrafında itiyor. Hızımız 35 deniz mili/saat’in altına inmiyor. Burada, Hollanda’nın iç bölgesi IJmeer’deki derinlik, üç metreden fazla değil ve dolayısıyla sıyırıp geçen bir taş gibi hissediyorum.
“Buradaki fikri otomotivdeki spor araçlardan aldık” diye açıklıyor şimdilerde yeniden vücut bulan Bluegame markasının ardındaki eski Olimpiyat denizcisi isim Luca Santella. “Harika bir performansı var; balıkçı teknesi, açık tekne ve günlük tekneden bir şeyleri bir araya getiriyor. Herkes tercih ettiği şekilde kullanabilir.”
BLUEGAME SERİSİ SAHİBİ Cem Boyner coşkuyla onaylıyor bu durumu. “Güzellik, güç ve tıpkı İsviçre çakısı gibi; çok yönlülük” diyor. O, orijinal Bluegame 47’lerden birini satın almış ve aynı DNA’yı yeni nesil yatlarda da görüyor. “Altı bofor fırtınaya dayanacak kadar sağlam, her köşesi bir amaca hizmet etmek üzere tasarlanmış, hiçbir milimetresi boşa yapılmış değil ve tabii son derece güvenli bir tekne.”
Bluegame 62 modeli de çarpıcı bir görünüme sahip. Yüksek ve genişletilmiş baş tarafında büyük dalgakıranlar bulunuyor ve bu görünüm de ona omuzları titreyen çömelmiş kaslı bir atlet gibi bir hava katıyor. Yalnızca mütevazı bir üst güvertenin araya girdiği halatları, kıç bölümünde uzun bir yüzme platformunu çevreliyor. Reverse explorer özellikteki ön camı ve alçak gri kamarası, onu bu işten anlayan birinin yaptığını ve teknenin hız için geliştirildiğini gösteriyor.
Bu özel teknenin sahibi, Bluegame’in Hollanda bayisi temsilcisi Bas Lengers. Lengers, teknenin denizde denendiği zamanlarda tekneyi öyle çok sevmiş ki bir tanesini kendisi satın almış. “Riva Aquarama gibi şaşırtıcı bir etkisi yok” diye konuşuyor yeni oyuncağı hakkında. “Ama zaman geçtikçe onu giderek daha çok seviyorsun.”
“Eşin gibi bir şey oluyor” diye onaylıyor Santella sırıtarak tekneden bahsederken. Aslında demek istedikleri; teknenin stabilitesi, performansı ve esnekliğiyle aklınızı başınızdan aldığı – yalnızca pırıl pırıl görünen üst kısımları veya gösterişli tasarımı değil. Bas, bir Bluegame 42’de Ibiza’da daha büyük bir teknenin potansiyel alıcısıyla buluşmaya gittiği hikâye ile söze devam ediyor. Anlaşma yapılmış; ancak müşteri, Bluegame’e kendini o kadar kaptırmış ki teknede 24 saat geçirip en nihayetinde onu bir takip teknesi olarak satın almış. Lengers; “O, ‘bir sonraki adım’ teknesi” diye ekliyor.
Bluegame hattının anahtarı; deniz yolunda iyi kontrol sağlayan güvenli, hızlı, sportif balıkçı teknelerini inşa etmesiyle ünlü ABD’li usta isim Lou Codega’nın yarattığı hızlı kayış yapabilen gövde modelidir. Oluşturduğu derin sırt modeliyle ve verdiği ters eğim sayesinde teknenin hem dalgalarda gidebilmesini hem de sabit durabilmesini sağladı. Onu sadece 12 knot hızda tuzlu su üzerinde kaydırdık; aralarında beyaz bir su birikintisi olan, tıpkı bir kızağın olukları gibi iki yumuşak ve temiz iz bıraktık. Gerçekten ne kadar hızlı gittiğinizi söyleyen bir farkındalık bu; öncesinde yapılan 40 knot hızdaki sürüşe bakıldığında, şimdi sadece hafif bir hareket hissi var.
Codega, katkıları hakkında mütevazı davranıyor ve bunun yanı sıra Santella, daha öncesinde Bluegame serüveni için bu Amerikalıyı bulmak için çok çabalamış; şimdi de onu markanın temeli olarak nitelendiriyor. “Bluegame’i kurmadan önce erkek kardeşim ve ben, onunla tanışmak için Washington’a gittik. Teknenin sıfırdan oluşturulması gerektiğine inandık. Onun, ailemizin bir parçası olduğunu düşünüyoruz.”
GÖVDE TASARIMI, bu teknenin etkileyici performansının yalnızca bir bölümü. Diğeriyse ağırlığı. Motorları alçak ve merkezi tutarak ve sadece 300 kilogram hafif karbon içeren küçük bir tepe kısmı tasarlayarak, gövdenin kayması için kusursuz bir denge oluşturuluyor. “Önceden, farklı yükleme koşulları için makul ağırlıklar ve ağırlık merkezleri bulmak için birlikte çalıştık” diyor Codega. “Tasarım geliştikçe ağırlıkları kontrol altında tutmaya büyük özen gösterdiler. Her türlü kayıcı tipte teknenin performansı için bu durum kritik öneme sahiptir.”
Bu sabit platformun üzerinde, Santella’nın uzun süredir sahip olduğu tekne vizyonu şekillendirilebilir. Dümen, ön camın arkasında iyi bir şekilde korunur; ihtiyacınız olması halinde yan koruma için stor plastik pencereler de bulunuyor. Bir de tabii Zuccon International Project tarafından tasarlanan ve havuzlukta bir masa ile bir bara yer veren geniş gri karbon üst kısım var. Santella, teknenin üst kısmını çevreleyen hattı gösteriyor; koruma amacıyla eklenen plastik ve kumaş yan duvarlar la ortamı dilediğiniz gibi ısıtıp soğutabiliyorsunuz. İleri kısımlarda, kıç kısmında ve ayrıca alışılmadık bir şekilde üst kısımda güneşlikler de var; buralara arka kenardaki iki merdivenle ulaşılıyor. “Kaymaz boyayı en üst noktaya kadar sürdük; böylece çocuklar bunu bir dalış tahtası gibi kullanabilirler” diyor Santella. Daha az cüretkâr tekneciler için büyük bir transformatör kıç platformu bulunuyor ve bu bölüm, yüzücüler için suyun içine alçaltılabiliyor veya jet ski ve bunun gibi oyuncakları suya indirmede ve tamir etmede kullanılabiliyor.
Amsterdam yakınlarındaki Muiden’de bulunan daracık yat limanına 20 knot hızla teknenin ön kısmı havada ilerlerken Kaptan Stefan, bana doğru eğilip joystick manevra sistemi ile bir tur gitmek isteyip istemediğimi soruyor. Ben tekneyi yanlamasına yürütmekle uğraşırken o, yakın zamanda Ameglia’dan İtalya’nın kuzey batı sahili üzerinden Corfu’ya yaptığı bir teslimattan bahsediyor. “Eğlenceli bir gezintiye benziyor” diyorum.
“Tam olarak bir gezinti sayılmaz” diyor. “Bir günde tamamladık.” Mesafe yaklaşık 700 deniz mili kadar olduğundan az önce dediğini doğru duyup duymadığımdan emin olmaya çalışıyorum. “Evet. Depoya yakıt doldurmak için sabaha karşı 3’te durduk ve sonra 30 knot hızda devam ettik.” Evet, karaya yeniden ayak bastığımda hala düşünüyorum. Bu, tecrübeli tekne sahiplerine adeta ödül niyetinde bir tekne – form ve işlev arasındaki farkı görebilenler için… Ancak ikisine bir arada sahip olmak daha da güzel.
Comments are closed