Sizi alışılmış kalıpların dışında, yatçıların temel isteklerine yanıt vermekten uzak, yalnızca hıza odaklı hırçın ve asi M.A.T 1010’a alalım. Yelken sporcuları Esra-Cenk Tekkaya yazdı.
Bu tekneyi anlayabilmek için, önce üreticilerinin kim olduğunu bilmek gerek. Cem ve Alp Somer’in Mimarlık Alüminyum Turizm adıyla kurdukları şirketleri kısaca M.A.T olarak anılıyor. İzmir’de faaliyet gösteren tersane, ülkemizin yelkenli yarış teknesi üretiminde gururu diyebiliriz. Kurulduğu andan itibaren sadece yarış teknelerine odaklanan M.A.T, bu amaç için dünyaca ünlü tasarımcılarla çalışıyor. 20 yıl önce 10 metre boyunda rafine bir yarış teknesi üretme hayaliyle yola çıkan firma, yıllar içinde üretim tekniklerini, işçilik seviyesini, çalışma hassasiyetlerini en üst seviyeye ulaştırmayı başardı. Böylece bugün adından, dünyaca tanınan genç ve başarılı bir tersane olarak söz ettiriyor. Bu ay inceleyeceğimiz tekneyse M.A.T tersanesinin ilk ürettiği model olan ve halen ülkemizde yarıştığı tüm il ve parkurlarda IRC 3 sınıfında çok başarılı sonuçlar alan M.A.T 10 modelinin geliştirilmiş, hızlandırılmış ve büyütülmüş modeli M.A.T 1010. M.A.T 1010; 10 metre boyunda, 4.500 kilo ağırlığında, 21 beygirlik bir dizel motora, 60 litrelik yakıt ve 50 litrelik su tankına sahip. Kamaralarının kapısı dahi yok. Boyuna ve ağırlığına oranla, derin ve ağır bir torpil salmayla, uzun ve kılıç gibi dümen palasına sahip, süper konforsuz bir safkan yarış teknesi. Tek amacı var; hızlı gitmek. Bunu da başarıyor zaten.
Şimdi kısaca neden yatçıların böyle teknelere ihtiyaç duyduklarını anlatalım. Uzun yıllar önce yelkenli yat yarışları; tüm dünyada yeni ve yatçılar arasında yayılan bir akım olarak başladığında, elde bulunan tekneler yukarıdaki temel tasarım parametrelerinin oldukça uzağındaydı. Yarışan yatların ezici çoğunluğu aslen orta ve uzun mesafeli geziler için tasarlanmış, görece konforlu, az kişiyle kullanılabilen, boylarına oranla düşük direk yüksekliklerine sahip, küçük metrekareli yelkenleri, dar güverteleri, kısa salmaları, güçlü rüzgarları güvenle karşılayabilecek sağlam ama yavaş gövde tasarımlarına sahip teknelerdi.
Ancak bu durum pek de uzun sürmedi, temel dürtümüz olan kazanma arzusu, yelken yarışçılarını sürekli kamçıladı. Bir teknenin katıldığı yarışlarda rakiplerine üstünlük sağlaması için ihtiyacı olanlar ve olmayanlar listelendi. Artık yeni kriterler vardı dünyada. Konfor önemli değildi, teknenin asıl işi yarış kazanmak olacaksa; daha hafif gövdeli, daha yüksek direkli, daha büyük yelken alanlı, daha geniş güverteli, daha dar rüzgar giriş açılarıyla rüzgarın üzerine sıkı orsa gidebilen ve daha büyük rüzgar giriş açılarıyla rüzgar altına hızla pupa seyir edebilen tekneler inşa edilmeliydi. Böylece talepler ve teknede aranan özellikler listesi sürekli uzadı. Kısaca her rüzgar açısında daha hızlı olan ve hızlı kalabilen tekneler üretmek tek amaç oldu. Sonuç olarak; konforsuz ama hızlı, kazanmak için tasarlanan yeni nesil yelkenli yarış tekneleri doğdu. Eski tip gezi tekneleriyle yarış için üretilmiş tekneler arasındaki fark öylesine büyük ve gözle görünürdü ki, onları birbirlerine karşı yarıştırmak adeta zalimlikti. Böylece yarışan tekneler arasında; boylarına, tasarım parametrelerine, üretim materyal ve tekniklerine, kullandıkları yelken alanlarına göre farklı sınıflar oluştu. Temelde gezi ve yarış tekneleri ayrı tutuldu ve sadece yarışmak için üretilen tekneler de kendi içlerinde, yukarıdaki teknik özelliklerine göre gruplandı.
Ülkemizde halen Türkiye Açık Deniz Yarış Kulübü / TAYK tarafından temsilciliği yapılan IRC ölçüm sistemi doğdu ve yarışmak isteyen teknelerin ölçü parametreleri belirlenerek sertifikalandırılması sağlandı. Artık her teknenin yarış bittikten sonra tekneler arasındaki inşa farklılıklarından doğan yarış bitirme sürelerini eşitleyecek, kendine ait düzeltilmiş zaman çarpanı vardı ve yarışlarda her saniye önemliydi. Yarışmak sadece rakibi geçmek demek olmayınca, tekne sahiplerinin beklentileri yeniden arttı. İşte yukarıda kısaca anlattığımız bu kazanma dürtüsü ve hız ihtiyacından doğan yarış yelkenlilerinin, ülkemizde üretilen ve çok başarılı olan yeni nesil üyelerinden biridir M.A.T 1010. Testimizde kullanacağımız tekne; yelken okulumuza ait, 2016 yılında özel bir proje için üretilmiş, ekibi tarafından sürekli kamçılanıp koşturulan, ülkemizdeki yarışan yatlar arasında IRC 2 sınıfında oldukça başarılı yarışlar çıkartan bir M.A.T 1010. Teknemizin genel konsepti her ne kadar yarışmak olsa da, iç mekanında kısıtlı konaklamalara izin veren bir hacim var. Day-sailor/weekender kategorisine yakın iç planlamasında; kıç altında sancak ve iskelede birer adet çift kişilik yatak bulunuyor. Klasik olarak merdiven altına yerleştirilen dizel motor, yelken seyrinde sürtünmeyi azaltarak hıza olumlu katkı sağlayan katlanır kanatlı pervaneye güç sağlıyor. Salon kısmında sancak taraf, harita masasına ve elektronik ekipmanlara ayrılmış durumda. Bu bölümde chart pilotter, telsiz, otomatik pilot kumandası, ana şalter panosu, tekne takip sistemi konumlanmış.
İskele iç taraftaysa; küçük bir kuzine altyapısı kurulmuş. Tek göz LPG ocağı, 60 litrelik buzdolabı, derin evyesi bulunan bölüm, işlevsel ve geniş hacimli bir dolapla tamamlanmış. Salonun her iki tarafında 220 santimetre uzunluğunda, üç, dört kişinin yan yana oturabileceği ya da birer kişinin uzun yarışlarda yatarak dinlenebileceği bir kanepe konumlandırılmış. Opsiyonel ve katlanır kanatlı orta masada istenirse dört kişi yemek yiyebilir veya yemek hazırlıklarında kullanılabilir. Tüm aydınlatmaların beyaz led olduğu iç mekan oldukça aydınlık ve teknenin boyuna ters orantılı şekilde ferah. Isıl işlem görüp extra sağlamlaştırılan, agresif dış görünümü yaratan kasara lombozlarıysa sabitler. Ancak oldukça büyük olduklarından bol miktarda doğal ışığın içeri girmesini sağlıyorlar. Baş altında geniş bir tuvalet var. İstenirse duş da yapılabilen bu bölüm tekne içinde kapısı olan tek hacim. Yarışlarda balon yelkenin basılıp indirildiği bu bölgedeki her ayrıntı, yelkenlerin zarar görmesini ve takılıp yırtılmasını engellemek için yuvarlak hatlara sahip.
M.A.T 1010’un iç mekanında yarış teknelerinde görmeye alışık olduğumuz civata ve somunları göremiyoruz. M.A.T mühendisleri bu tip detaylarda öylesine yaratıcı çözümler bulmuşlar ki üst güvertede monte edilen; vinç, cemkilit, piyano gibi aksamlarının hiçbirinin civataları kasara tavanında görünmüyor. Onların yerine el işçiliğiyle yapılmış şık krom parçalarla bağlantılar görüyoruz. Yarışlara sekiz mürettebatla katılan teknemizin üst güvertesiyse komple kaymaz malzemeyle kaplı, agresif denizlerde ve hızlı yarışlarda güvertede kaymayı önleyen bu kumlu-pürüzlü yapı ayakkabılarınızın tabanını eritse de, güvenlik için gerekli ve tam işlevsel. M.A.T 1010; geniş kıçlı ama ıslak yüzeyi güverte genişliğine oranla az olan harika bir gövde tasarımına sahip. Teknenin; senkronize çalışan ikiz dümen simitleri güvertenin hakim ekipmanı. Güvertede bulunan altı adet vinç, Alman donanımlı ana yelken iskota sistemi, simetrik balonları kullanmak için uzun karbon gönder ve ileri seviye elektronik ekipmanıyla yarışmaya hazır bir platform.
İnşaası sırasında vakum infüzyon teknolojisi kullanılan tekne gövdesi, yer yer kompozit malzemelerle takviye edilmiş. İç mekanda yanal yüzeylerde hiç dolap ya da lambri olmadığı için yapım sırasındaki işçilik direkt göz önünde ve kusursuz. Her yüzey temiz, tesviye edilmiş ve düzgün çizgilere sahip. Hafiflik teknenin ana felsefesi ve her detayda kendini gösteriyor. Dolap içlerinde bulunan rafların bile kumaştan yapıldığını söylersek, sanırım ağırlıktan ne kadar tasarruf edilmeye çalışıldığına yeteri kadar vurgu yapmış oluruz. Teknemizde; klima, jeneratör, ses sistemi ve hatta ırgat bile bulunmuyor. Loçasında bekleyen bir çapa ya da zinciri de yok. Bunların yerine yukarıda tarif ettiğimiz her hacim, çeşitli tip ve kesime sahip farklı görevlerde kullanılan yelkenlerle dolu. Kısaca; M.A.T 1010 ileri teknolojili malzemelerle üretilmiş, agresif hızlara ulaşmak için tasarlanmış bir gövdeye, benzerlerinden daha dinamik ve kullanıcı dostu güverte planlamasına, yaratıcı çözümler sunan dinlenme hacimlerine sahip bir yarış teknesi. Aradığınız, hafta sonları spor yapmak, yelkenin doğa ve rakiplerle kıyasıya mücadele ettiği dünyasına girmekse, size en uygun teknelerden biri. Hatta bazen; aileniz ve ekibinizle kısa tekne gezilerine çıkmak istediğinizde, yakalayacağız hız ve ruhunda var olan estetikle tüm gözlerin size dönmesini sağlayacak sıkı bir yarışçı o.
Comments are closed