87 metrelik OceanXplorer, refit yapılan üstün tasarımı ve son teknoloji denizaltısıyla birlikte Hollywood standartlarında montaj yapma ekipmanlarıyla donatıldı. Sam Fortescue, OceanXplorer için şu anda yüzen hiçbir şeye benzemeyen bir keşif yatı tanımlamasını yapıyor
Buen alışılmadık refit hikayesinde hoş bir ironi var. Tekneyi harekete geçiren milyarder hayırsever Ray Dalio’nun oğlu Mark Dalio bunu harika bir şekilde vurguluyor: “Orijinal haliyle petrol arama amacıyla kullanılan bir gemiyi piyasadan aldık. Bunu da bilimsel bilgimize ve dünyadaki okyanusların gelişmesine katkı sağlayacak bir şeye dönüştürmeyi amaçladık.” Şimdi OceanXplorer’ın adını alan 87 metrelik çalışma teknesi, Mark ve babasıyla birlikte kurduğu kar amacı gütmeyen girişim OceanX yeni bir araştırma gemisi aramaya başlamadan önce, Volstad Surveyor ismiyle Kuzey Denizi petrol sahalarını yıllarca gezmişti. Yapmayı umdukları şey, devrimden başka bir şey değildi. Çünkü bu, su altı dünyasına farklı bir özen göstermeye ilham verecek, okyanus bilimini ileriye taşıyacak bir gemi olacaktı.
OceanX okyanusların en korkutucu köşelerini keşfetmek için sadece sağlam bir platformla yetinmedi. Tekneyi en üst düzey medya prodüksiyon imkanlarıyla, ileri teknoloji bilim laboratuvarları ve dünyanın birçok donanmasını utandıracak düzeydeki su altı keşif özellikleriyle bir araya getirmek istediler.
New York’ta telefonla görüştüğümüzde Mark Dalio heyecanla, “Bilim ve iletişim yönünü geliştirmek bize bilim adamları adına ses olma şansı veriyor” diye anlatıyor. “Araştırmalarını ve onların fikirlerini paylaşmamızı, gelecek nesli heyecanlandırmamızı ve halkın ilgisini çekmemizi sağlıyor. Çok fazla kötü kader ve hüzün, takipçileri sizden uzaklaştırır.”
Dalio ve OceanX ekibi, en başından itibaren ne istedikleri konusunda net bir fikre sahipti, çünkü 56 metrelik daha küçük bir araştırma gemisi olan Alucia’yı birkaç yıl kullanmışlardı. Bu gemi 1974 yılında Fransa’da yapılmıştı ve refite karşın yaşını gösteriyordu. Dalio, Alucia’nın inanılmaz bir tekne olduğunu ama yıllar boyunca ihtiyaçları olanı sunacak bir gemi gerektiğini söylüyor.
Teknenin yeteneklerini artırmak ve kıyılardaki tesislere olan bağımlılıklarını azaltmak adına boyutların da artması gerektiğini biliyorlardı. Elbette çok daha iyi deniz tarama ekipmanı istiyorlardı. Bu yüzden denizaltıları göreve göndermenin bu açıdan ne kadar değerli olduğunun hemen farkına vardılar. Bu kapsamda yeni bir gemi satın alma arayışları başladı.
En baştaki fikir yeni bir tekne yapmaktı ama bundan kısa zamanda vazgeçildi. Dalio bunun sebebini şöyle açıklıyor: “Bizim ölçeğimizde ve zaman çizelgemizde başarmaya çalıştığımız şey için bir anlam ifade etmiyordu. Diğer çözümleri de değerlendirdik fakat en sonunda bir refit yapmakta karar kıldık. İronik biçimde kendilerini gerçekten iyi seçenekler olarak sunan birçok gemi açık denizde petrol işi yapıyordu. Bu teknelerin çoğu zaten uzaktan yönetilen su altı cihazlarını kullanıyordu.”
En sonunda 10 yaşındaki Volstad Surveyor üzerinde karara vardılar. Ardından Norveçli deniz mühendisliği uzmanı Skipsteknisk’ten, kendi taleplerine göre tekneyi yeniden tasarlamasını talep ettiler. Bu kapsamda, 1000 metre derinliğe kadar kullanılabilen insanlı ikiz Triton denizaltılarını suya indirip alabilen, yeni A tipi çerçeveli bir vincin de adapte edilmesi gerekiyordu. Benzer şekilde geminin yeni denizaltı hangarının da üstyapının içerisine katılması istendi. Ayrıca Argus ROV uzaktan yönetilen su altı aracı ile Remus otonom aracı (her ikisi de 6.000 metre derinliğe dalabiliyor) indirebilecek hidrolik kolla donatılması da gerekliydi.
Aslında arka güvertede bulunan mevcut vincin kapasitesi yüksekti ama daha hafif ve daha küçük olanla değiştirildi. Geminin dalgıçları ve denizaltıları suya indirmeye yarayan ay havuzu da kaldırma kuvvetini iyileştirmek adına kapatıldı. Skipsteknisk ise, bir petrol araştırma gemisi olarak orijinal halinin tasarım çalışmasını yaptığı için tekneyi çok iyi tanıyordu. Skipsteknisk’ten Bjørn- Oscar Kløvning, tekneyi tanımalarının çok kritik olduğunu ifade ederek, “Aksi halde çok zorlayıcı olurdu. Gemi sahibinin ekibi ne istediğini biliyordu ama en başında karmaşıklığı görmek çok zordu. Helikopter hangarı, denizaltı hangarı gerekliydi. Bu, normalde beklediğimizden çok daha kapsamlıydı” diyor.
Projenin odağı daha sonra yat tasarımcısı Steve Gresham’a ve refit işini üstlenen Rotterdam’daki Damen Shiprepair & Conversion tersanesine geçti. İşte yine burada da “zorlayıcı” ve “karmaşık” kelimeleri karşımıza çıkıyor. Proje direktörü Tjarco Ekkelkamp yüzündeki büyük gülümsemeyle anlatmaya başlıyor: “Bu bir refit ama daha çok yeniden yapım gibi. Yapısal parçaların çoğunu değiştirdik ve eklemeler yaptık. Üstyapının yüzde 50’sinden fazlası imha edildi ve tamamen soyuldu. Ana güverteden yukarıya doğru ise gemiyi tamamen yeniden yaptık.”
Yeni A tipi çerçeve vinç, hangarlar, iki yeni asansör ve konaklama güverteleri için ekstra iç hacim gerekiyordu. Buna ek olarak olağanüstü manzaralar yaratmak adına geminin her iki tarafı yanak gibi genişletildi. Damen 400 tonluk katı balastlı omurgayı kurdu. Aynı zamanda Ekkelkamp’ın “teknenin altına hidrodinamik bir şekilde uyum sağlayan bir tür ayakkabı” dediği “gondolu” yerleştirdiler. Burası son teknoloji ekipmanları barındırıyor. Ekipmanın, gövde üzerinde kabarcıklar tarafından engellenmeyen ve laminer (pürüzsüz) bir su akışı olan bir yere konumlandırılması gerekiyordu.
Ancak bu proje, sadece teknenin yapısının değiştirildiği bir iş olsaydı çok daha basit olurdu. Damen, bilgi teknolojileri talebini karşılamak adına 8K video montajlama ve prodüksiyon merkezini de kurmak zorundaydı. Bununla birlikte gemiyi ziyaret eden bilim adamlarının kendi makinelerini ve sunucularını getirip özel olarak ayrılan yere, geminin kendi sistemini etkilemeden kolayca kurmalarını sağlayacak bir düzen gerekiyordu. Ayrıca üçüncü ve dördüncü güvertedeki konuklara uygun bir iç mekan da yapılmalıydı. Ekkelkamp anlatmaya devam ediyor: “Damen olarak bu tür şeyleri teknelere daha önce uyguladık. Şirket içerisinde bu farklı disiplinlere hakimiz, fakat burada hepsini ilk kez tek bir projede bir araya getirdik. Zor olan da buydu. Dünyada hepsini bir arada yapan başka bir tersane yok.”
Steve Gresham, OceanXplorer’ın dış tasarımı ve genel düzeninin yanı sıra Christina Fallah tarafından tasarlanan konaklama alanları dışındaki her şeyin görünümünü de tasarladı. Gresham, Skipsteknisk’in bazı teknik tasarım çalışmalarını da yorumlayarak projeye erken dahil oldu. Örneğin öndeki helikopter pistini üç çerçeve (1,8 metre) ileriye taşıdı ve böylece ardındaki hangar için alan yarattı. Buraya da daha sona fütüristik üstten menteşeli bir kapı ekledi. Ayrıca vizyonu sayesinde üst konuk güvertesinin bir tarafında yerden tavana kadar camlar ve tüm güvertede daha büyük camlar kullanıldı.
Gresham, “Temel şeyler yapılmıştı ama ben onu biraz yumuşattım ve gemiye daha az ticari bir görünüm veren ayrıntılar ekledim” diye açıklıyor. “Tavanların sarkmaların ve kubbelerin mümkün olduğunca uzağa yerleştirilmesi teknik meseleler değil ama tasarımın olabildiğince iyi görünmesini sağlamakla ilgili.” Yıldız Savaşları’ndan gelen bir şeye benzemesi adına iletişim kubbelerini vinil ile kaplama gibi çalışmalardan çokça faydalandı. Gresham, “Üstteki kubbeye küçük bir gülen surat da koyduk” diyor. Damen, Bolidt marka sentetikler kullanarak güverteler etrafında parlak renkli güvenli yürüyüş yolları da yaptı.
Yazının devamı Boat International Türkiye mayıs sayısında.
Keyifli okumalar!
https://dergilik.com.tr/magazine/boat-international-17-0/61496
Comments are closed