Bir J Class yelkenliden 16 metre daha uzun. Karbon fiber iç ve dış yaşam mekanlarının neredeyse tamamına hakim. Renk kullanımı ve sanat içeriği ise benzersiz. Sahibinin altıncı ve en özel yelkenlisi. Finlandiyalı Pink Gin çok renkli, keşfe açık, mavinin farklı tonlarını buluşturan ve her köşesinde sürprizler barındıran bir yat.
Yazı: Esra Makara
Fotoğraf: Baltic Yachts Arşivi
Bu sezon farklı yaşam tarzlarının yansıma bulduğu megayatlarla çok sık karşılaşıyoruz. Her yaşam birbirinden elbette farklıdır, fakat kim bir yelkenlinin havuzluğuna kocaman avizeler asmayı düşünebilir ki? Veyahut, Küba’yı denizlere taşımayı ve sokak sanatını 53.90 metrelik bir yelkenli yatın iç yaşam mahallerinde kullanmayı? Üstelik sözü edilen teknenin dikey baş tarafına cıvadra yerleştirilmiş. Salması yedi metreden 4.50 metreye kadar alçalmasını sağlıyor. Rondal marka yelken direği tam 67 metre uzunlukta, klasik bir J Class direğinden 16 metre daha uzun. Rüzgarüstü seyirlerde 1.322 metrekarelik bir yelken kullanılıyor.
Finlandiyalı tersane Baltic Yachts’ın inşa ettiği Pink Gin, sahibi Hans Georg Näder’in altıncı yelkenlisi. Bu yatına karar vermeden önce şöyle düşünmüş: “Kendime soruyorum, ‘Gerçekten yeni bir yata ihtiyacım var mı?’ Cevap tabii ki, ‘hayır, ama’. Her zaman bir hayır buluruz kendimize. Ailenize, arkadaşlarınıza ve sevgiye ihtiyacınız vardır. Yaşamı sağlıklı bir kokteyle dönüştüren her şey… Fakat, okyanuslar bu kokteylin tadına varabileceğiniz en güzel yer.” Sanıyorum bir yelkenli alma isteği bundan daha güzel anlatılamazdı.
2007’den bu yana 46.20 metrelik bir Baltic yatını kullanan -ki ona da Pink Gin adını vermiş- tekne sahibi o yatıyla 200.000’den fazla deniz mili yol katetmiş. Yeni yatının ise tamamen karbon fiber malzemeden inşa
edilmesini isteyince ortaya bu yılki Pink Gin ortaya çıkmış. Bu etkileyici yelkenlinin tasarımının ardında Judel/Vrolijk firmasının imzası bulunuyor. Karbon fiberden oluşan bir salonu hayal bile edemediklerini söyleyen tasarımcılar sonunda bunu hayata dönüştürmüşler. Yelkenlinin kapıları, duvarlardaki çerçeveler ve kullanılan kilitler bile karbon fiber. Pink Gin’in öne çıkan bir başka özelliği de iki adet balkona sahip olması. Normalde süperyatlarda görmeye alışkın olduğumuz balkonların biri ana kamarada yer alıyor. Hidrolik olarak açılabilen bu balkonun yüksekliği 1.89 metre, genişliği ise 2.64 metre. Kapalı konumdayken ise burası duvarın doğal bir parçası gibi görünüyor.
Pink Gin’in Design Unlimited imzalı iç yaşam mahalleri de bir hayli ilginç. Görünüşe bakılırsa yelkenlinin sahibi her detaya kendi bakış açısını da cesurca yansıtmış. Ahşap seçimleri farklılık gösteriyor. Taşlaşmış ahşap, somon derisi, altın kaplamalı bronz, çinko, kalay ve dövülmüş bakır, yumuşak deri, kadife. Aslında aklınıza gelebilecek, belki birbiriyle uyumlu olacağını düşünmediğiniz birçok farklı ürün tasarımda bir araya getirilmiş. Bunlardan en ilginci ise, yelkenlinin havuzluğuna adım atar atmaz gözü alan dev avizeler. Performansı yüksek bir yatta beklenmeyecek tarzda bir yaklaşım olsa da, neyse ki seyir halindeyken yerlerinden sökülüyorlar.
Mark Tucker’ın Design Unlimited’daki ekibi iç yaşam mahallerine bir hayli özenli yaklaşmış. Tucker bize yelkenliyi anlatırken şöyle söylüyor: “Pink Gin varolan süperyat parametreleri ile kategorize edilemez. Sınırları zorluyor, şaşırtıyor ve ilham veriyor.” Eş zamanlı ilerleyen iç ve tasarım süreçlerinde iki firma, yelkenlinin detaylarına birlikte karar vermişler. “Modadan, sanattan ve müzikten esinlendik” diye de ekliyor Tucker. Örneğin banyo kapılarının tutmaçları erkek moda dünyasından etkilenmiş ve yatın salonundaki masada reçineye yaprakları yerleştirme fikri Marcin Rusak adlı sanatçıdan doğmuş. Yine salonda yer alan piyanonun ilham kaynağı ise Porto
Cervo’daki günbatımları…
Tucker’a göre iç yaşam mahallerinin odak noktası kadife çekmeceler, özel üretilen halılar ve elbise askılarında saklı. Biz ise Pink Gin’i gezerken ne tarafa baksak sanatla dolup taştığını görüyoruz. Bu kadar metalik rengi ve duruşu elde ederken sıcak bir atmosfer yaratabilmek gerçekten büyük bir başarı. Bu anlamda Pink Gin, içindeyken sokaktaymış hissini yakalayabileceğiniz bir yelkenli. Zira, baktığınız farklı köşelerde Havana’dan da izler bulabiliyorsunuz.
Comments are closed