Spiral merdivenlerden uzanan ve çevresine yayılan ferahfeza yaşam alanları düşünün. Işıl ışıl. Yer yer sıcak tonlamalarla samimi, doğal gün ışığıyla dengeli ve aydınlık. Bilgin Yachts’ın 156 modelinin ilk gövdesi Nerissa, tasarım özellikleriyle bu tanımı karşılıyor.
Yazı: Esra Makara
Fotoğraflar: Bilgin Yachts Arşivi
Yunanca “nymph”, Türkçe bilinen adıyla su perisi… Aslında bu, Nerissa’nın hikayesi. Bilgin Yachts’ın 2017 Temmuz ayında suyla buluşturduğu ve aynı yıl Monako’da dünya tanıtığımını gerçekleştirdiği 156 serisinin güzel bir modeli Nerissa. Tasarımında daha önce çok sık karşılaşmadığımız ilginç detaylar var. Bakır mesela! Düşündüğümüzde bakır tonlarını denizle öyle hemen özdeşleştiremesek de bu megayatın iç mekanlarını sıcak tutan bir yanı var bakırın. Keza cam işçiliği de öyle. Yatın pek çok bölümünde detaylarıyla bir işçilik göze çarpıyor. Yine cam kullanımı demişken, aydınlık alanlar ortaya koyan dev pencereler ve skylight da tasarımın incelikli detayları arasında.
Tersanenin bu 48 metrelik yatı denize aşık, denizle içiçe yaşayanlar için tasarlandı ve üretildi. Açık plana sahip yaşam mahallerini ayrı ayrı aldığımızda birbirinden fonksiyonel olduğunu söyleyebiliriz. Bir arada değerlendirdiğimizde ise bir bütün yarattıkları konusunda hemfikir olmamı kaçınılmaz. Megayatın dış alan tasarımını Unique Yacht Design üstlenirken, iç mekanlarında H2 Yacht Design’ın imzası yer alıyor. Öncelikle dış yaşam mahallerine değinelim: 500 grostonun altında olsa da Nerissa’nın yerleşimi daha geniş ve büyük hissi yaratıyor. Tasarımcılarının özellikle değindikleri tema mekanlar arasında denge yaratmak olmuş. İç ve dış alanlarda doğal aydınlatma geçişi mevcut.
Unique Yacht Design’ın aydınlık mekan temasıyla yaptığı çizimlerin bir etkisini de alabildiğine ışık alan ana salon ve merdivenlerde görmek mümkün. Merdivenlerin en üst bölümüne yerleştirilen skylight aslında güneşlenme güvertesindeki jakuzinin alt kısmı. Hal böyle olunca, jakuziden gelen yansımalar bütün bir alana yayılıyor. “Megayatın orta alanının bir mücevher gibi parıldamasını sağladık” şeklinde bir açıklaması var tasarım ekibinin.
Yine bu doğrultuda ele aldığımızda Nerissa’nın ana salonunun iskele ve sancaktaki elektronik açılır kapılarla salonu açık bir mekana dönüştürdüğünü görüyoruz. Bu anlamda bir başka detay da yatın ana kamarasında göze çarpıyor: kamaranın açılabilir balkonları sayesinde içerisi temiz hava ve doğal ışık doluyor. Yat sahibinin en keyif aldığı mekanlardan biri de bu ana kamara olsa gerek. Megayatın sky lounge’ı ise tam bir dinlenme ve eğlence adresi. Yatın tam hacminden yararlanılarak oluşturulan bu dinlenme alanı 5 metrelik sürgülü kapılarla iç ve dış mekanları birbirine bağlıyor. Hal böyle olunca da Nerissa’da bir teras keyfi yaşanıyor.
Megayata geçiş büyükçe bir pasarelladan yapılıyor. Sancak taraftaki merdivenlerle çıktığımız güneşlenme güvertesinin kıç tarafında geniş bir alan söz konusu. Özellikle parti organizasyonlarında burası müzisyenlere ayrılabiliyor ve dans pisti olarak kullanılabiliyor. Merkez sancakta ise U şeklindeki oturma alanları önlerindeki kahve sehpaları ve tekli koltuklarla geniş bir sosyalleşme yeri. Hemen karşısındaki wet bar da burayla bütünlük sağlıyor. Baş tarafa konumlandırılmış olan jakuzi ise gerek görsel gerekse işlevsel anlamda tekne yaşantısını güçlendiren donelerden. Yatın üst güvertesinin havuzluğu da güneşlenme güvertesini tamamlar nitelikte.
Yine de, bakırın denizde kullanımı zor denebilir mi? Evet. Böyle bir tasarımı elde edebilmek için yüksek teknolojik ürünlerle ve yetenekli ellerle çalışmak gerekiyor. Tropik okaliptus ağacı da en az onun kadar ilgi gerektiren cüretkar bir kullanım olmuş.
H2 Yacht Design’ın temsilcilerine yattaki favori alanlarını sorduğumuzda aldığımız cevap şu şekilde: “Özel bir balkona ve geniş hacimli bir alana sahip ana kamarada hem kadın hem de erkek için ayrı banyolar mevcut. Genişliğinden ötürü yat sahinin özel yaşam alanlarını ayrıca beğeniyorum. Diğer yandan, üstteki dinlenme alanları da ilgi görmeye değer. Nerissa’daki bakır kullanımını seviyorum. Ara güvertenin dinlenme alanlarına ulaştığınızda keyifli ve konforlu bir his içinizi kaplıyor. Renklerdeki kontrast da tüm yata olumlu etki ediyor.”
H2 Yacht Design’ın temsilcilerine yattaki favori alanlarını sorduğumuzda aldığımız cevap şu şekilde: “Özel bir balkona ve geniş hacimli bir alana sahip ana kamarada hem kadın hem de erkek için ayrı banyolar mevcut. Genişliğinden ötürü yat sahinin özel yaşam alanlarını ayrıca beğeniyorum. Diğer yandan, üstteki dinlenme alanları da ilgi görmeye değer. Nerissa’daki bakır kullanımını seviyorum. Ara güvertenin dinlenme alanlarına ulaştığınızda keyifli ve konforlu bir his içinizi kaplıyor. Renklerdeki kontrast da tüm yata olumlu etki ediyor.”
Yatın salonlarındaki mobilyaların pek çoğu özel tasarım ürünleri. Tercih edilen markalar arasında ise Walter Knoll ve B&B, Gloster, Ethimo, Ligne Roset, HR, Glasz ve Dedon yer alıyor. Ana güvertenin baş tarafına yerleştirilen ana kamaradaki çift kişilik yatağın alt kısmı ile tavan arasındaki uyum gözden kaçmıyor. Aynı şekilde alt güvertede bulunan konuk kamaralarında da tıpkı ana kamaradaki ve hatta ana salondaki minimalist yaklaşık söz konusu. Bu alanlarda bakır yerine doğal deri kullanılmış olması da ortamı biraz daha yumuşatıyor. Kamaralardaki aydınlatma minimum seviyede tutulurken, doğal ışık daha çok tercih edilmiş. Yazının başında da söylediğimiz, önemli bir detay da ana kamaranın açılabilir balkonu. Çalışma alanıyla birleştirilen bu balkon için konforlu mobilyalar düşünülmüş. Konumu itibarıyla bu alan yat sahibinin gözden uzak bir köşede vakit geçirmesini sağlıyor.
Gelelim Nerissa’nın gövde yapısına… Megayatın gövde platformu ve ana inşa özellikleri 2017’de yıl Gemi İnşası alanında ShowBoat Tasarım Ödülleri finalistleri arasında yer alan Giaola-Lu ile benzer niteliklerde. Aslına bakarsanız Giaolo-Lu’nun su hattı boyu çok daha uzun. Fakat varılmaya çalışılan nokta iyi optimize edilmiş bir baş formu yakalamak olmuş. Yapılan test seyirlerinde Nerissa kendinden önceki Bilgin yatlarıyla boy ölçüşüyor. Bir jeneratör ile 12 knot’lık seyir halinde ilerleyen megayatı bu süreçteki yakıt tüketimi tıpkı hibrid motoryat gibi saatte 150 litre civarında. Su hattı boyunun kısa tutulmasına rağmen, ulaştığı üst performans sınırı hiç de yabana atılır gibi değil. Yarı yüklü halde 16 knot’ı rahatlıkla görebiliyor. Her biri 1450 hp gücündeki ikiz motorlarla elde edilen sonuç 16.7 olmuş. Bu noktada gövde formuyla ağırlığı arasında bir denge yaratıldı da denebilir. 7 boforluk hava koşullarında da seyri gayet güvenilir ve konforlu.
Comments are closed