Cannes Yachting Festival dün başladı. 12 Eylül’e kadar devam edecek olan yat fuarında yine birçok markanın teknesi görücüye çıkıyor ve ziyaretçileri renkli görüntüler bekliyor. Fuar bahanesiyle yolu Cannes’a düşecek olanlar için tavsiyelerimiz var. Cote d’Azur havasını içinize çekmeye hazırlanın
Yazı Simla Jasmine Cebli
Cannes Yat Festivali’ndeki yeni motoryatlar Vieux Limanı’nda sergilenirken, Port Canto’da yelkenli, ikinci el motoryat kiralama ve deniz oyuncakları ziyaretçilerle buluşuyor. 5 ile 55 metre arasında değişen 600’e yakın tekne, Avrupa’nın en büyük tekne fuarı olarak bilinen bu etkinlikte, iki liman arasında hem denizden hem karadan giriş imkanı sağlıyor. Dünyanın birçok yerinden ciddi alıcıların başlıca destinasyonu olan Cannes Körfezi, tekne test sürüşleri imkanıyla, denizseverler için biçilmiş kaftan. Yaklaşık 54 bin kişi ağırlamayı bekleyen Cannes’da, Düsseldorf Fuarı’nın iptal edilmesinden sonra birçok marka ilk kez yeni teknelerini sergiliyor. Azimut Magellano 66, Ferretti 780, Riva 68 Diable, Sunseeker 90 Ocean görücüye çıkacak teknelerden bazıları
Fuar sebebiyle yolu Cannes’a düşecekler içinse tavsiyelerimiz var. Süper lüks yatların arasında sarhoş olduktan sonra biraz da şehrin tadını çıkarın ve bunları yapmadan Cannes’dan dönmeyin;
*Yüzlerce eşsiz sanatçının eserlerinin sergilendiği Picasso Müzesi’ni mutlaka görün. Tam bir Cote d’Azur hayranı olan Picasso, yaşamının çoğunu Madoura seramik atölyesinde geçirdi.
*Palmiye ve çamlarla kaplı La Croisette Bulvarı boyunca bir yanda birbirinden ünlü markaların mağazalarını, diğer yanda ince kumlu plajların keyfini çıkarın.
*Eski şehir olarak bilinen Le Suquet ‘te yürüyüş yaparken, 400 yıllık antika evleri, çekici Arnavut kaldırımları keşfedin.
*Eski Liman’a 20 dakika mesafedeki Azize Marguerite Adası, çam ve okaliptus ağaçlarıyla çevrili. 22 km’den daha uzun olan patika yol, adayı yürüyerek keşfetmek isteyenler için ideal rotalardan.
*Cannes’da hem ciddi gurmeler hem de sıradan akşam yemekleri için harika restoranlar mevcut. Grand Hyatt Cannes Hôtel Martinez’deki La Palme d’Or, adını Cannes Film Festivali’nin en prestijli ödülünden alıyor. Cannes’ın merkezindeki tek iki yıldızlı Michelin restoranı. Executive şef Christian Sinicropi ilham kaynağının ressamlar, yönetmenler, yerel malzemeler olduğunu özellikle de Steven Spielberg, Robert De Niro’dan etkilendiğini söylüyor. Kendinizi film setindeymiş gibi hissetmeye hazır olun. Örümcek yengecinden marsala demlenmiş çikolata toplarına, yaratıcı bir mutfakla karşılaşacaksınız. Işıltılı körfez manzarası, ödeyeceğiniz yüklü hesabı unutturacak.
*Jean Luc Pelé, Cannes sokaklarında bir kaçış noktası. Yuzu ve nane gibi iştah açıcı tatlara sahip mevsimlik makaronlar, yeni lezzetler keşfetmek isteyenler için!
*Samimi bir restoran arıyorsanız, Le Petit Paris’te öğle yemeği rezervasyonu yapın. Kılıç balığı burger, fındık çorbası denenmesi gereken tatlardan.
*İtalya’nın klasik yemeklerini yeniden keşfetmek isterseniz La Môme doğru adres. Beef carpaccio, trüflü risotto, lobster paccheri, ceviche, menünün iştah kabartan lezzetleri arasında.
*Keyfine düşkünlere Hôtel Barrière Le Majestic’te lüks bir oda rezervasyonu yapmalarını öneriyoruz. Gerçek lüks tutkunları, Paris Moda Evi ile ortaklaşa tasarlanan Christian Dior süitinde, panoramik Cannes manzarasıyla kendilerini film yıldızı gibi hissedecek. Otelde bulunan Fouquet’teki şampanyalı uzun brunch sonrası, Red Carpet Signature bakımıyla kendinizi şımartmayı unutmayın.
Comments are closed