Konforlu, ferah, çarpıcı… Maltese Falcon, Black Pearl gibi efsane yelkenlilerin tasarımcısı Ken Freivokh’un elinden çıkan Yeni Magellano 66 ile Boğaz’da seyrettik.
Her şey Karina Marine Pazarlama Müdürü Zeynep Orhon’un “Magellano 66 geliyor teste çıkmak ister misin” sorusuyla başladı. Daha önce Bloomberg TV için çektiğimiz programda Magellano 66’nın selefiyle Göcek’te seyre çıkmıştım. Güzel bir tat bırakmıştı. Yenisinin de albenisi yüksek. İskele ve sancakta kullanılan teak şeritler ilk bakışta teknenin imzalarından. 2009 yılından bu yana üretilen Magellano ailesinin yeni üyesinde Magellano 25 METRI’den de izler hissediyorum.
Elektrikli pasarellayla iniş-biniş kolay, yine iskele sancaktan aborda olursanız, yan kapılardan iniş-biniş pratik. Arka havuzluk kocaman, masa biraz büyük, geçerken köşelere hafifçe sürünmek gerekiyor olsa da konfor hissi güzel ve rahatlıkla sekiz kişi yemek yiyebilir. Magellano 66 yelpazenin abileri gibi bolca karbon öğeyle donatılmış ki bu sayede hafiflik ve rijitlik artmış. Sınıfının en büyük flybridge’nin de bu teknede olduğu kulağıma fısıldanıyor ama üst katı size anlatmak için acele etmiyorum. Havuzluktan içeri geçildiğinde her şey yerli yerinde, oturma alanı, TV ünitesi, bar, koltuklar konforlu, baş mesafesi yeterli. 66 feet yani 20,15 metrelik bir tekneden bahsediyoruz aslında. Sürgülü kapı, dümen mahali ve mutfağı salondan ayırıyor. Bununla birlikte ana güverteden tekne sahibinin ve misafirlerin kamaralarına ayrı bir merdivenden erişim sağlanabiliyor. Tekne sahibinin süiti ferah, camla kaplı tam boy bir banyoyla başarılı, iki ayrı konuk kamarası da misafirleri ağırlıyor. Temel yaşam alanları gayet iyi bence.
Flybridge’e konforlu merdivenlerle çıkılıyor. Oturma alanı, dümen mahali, kocaman bir alan, duş ve evye bulunuyor. Flybridge teknenin keyfini çıkarabileceğiniz en önemli alanlardan biri
Bir teknede olmazsa olmaz saklama alanlarının da bolluğu dikkat çekiyor. Hemen hemen her yerde saklama alanı var bu da işlevselliğe katkı sağlıyor. Teknenin etrafında bir tur atıyorum ve yürüyüş yolunun oldukça geniş olduğunu söyleyebilirim. Çok yönlülük böyle teknelerde çok önemli ayrıca kişiselleştirebilme özellikleri de. Teknenin baş kısmına doğru yürüyorum, güneşli bir İstanbul gününde oturabileceğim güzel bir alan karşılıyor beni. Üstte de güneşlikler gölgeyi sağlıyor. Flybridge’e konforlu merdivenlerle çıkılıyor, üstte oturma alanı, dümen mahali, kocaman bir alan, duş ve evye bulunuyor. Flybridge teknenin keyfini çıkarabileceğiniz en önemli alanlardan biri. Aşağı inip kumana mahaline geçiyorum. 23 knot maksimum seyir hızına çıkabilen Magellano 66’nın kalbinde çift MAN 850 motorlar var. İdeal seyir hızı 19 knot’a kadar değerlendirilebilir. Bu arada teknenin havuzluğunun hemen altında motorların olduğu yeri de inceliyorum. Mürettebat için sunulan konfor da epey başarılı.
Seyrimiz boyunca vibrasyon az, dönüş kabiliyeti göz dolduruyor. Denizde süzülüyoruz. Çift çene olarak adlandırılan gövdesiyle düşük seyir hızında da konforlu ve iyi bir seyir yaşatıyor. Bu, stabiliteyi ve tüketimi de olumlu etkiliyor. CE Class A ve NMMA sertifikasyonlarına sahip Magellano 66, 6-8 kişi için konforlu bir alan sunuyor. 1000 litre su kapasitesi ve 4.500 litre yakıt tankı var. Sözün özüne gelecek olursam, az mürettebatla kullanılabilecek, nispeten daha küçük boyutlarda ama kendinden büyük teknelerin kapasitesine yakın bir ergonomiyle boy gösteren Magellano 66, Azimut’un mihenk taşı modellerinden biri olmaya devam edecek.
Yazı Volkan Demirkuşak
Fotoğraflar Enes Pilavcı
Comments are closed