Navarc Mühendislik ve Teknoloji’nin elinden çıkan yüzde yüz elektrikli Volster’a atladık, güneşten aldığımız güçle sınırsız menzil yapmanın tadını çıkarıyoruz. Fonda Sapanca Gölü’nün enfes manzaraları, sessiz sakin ilerliyoruz.
Yazı Begüm Nalbantlı
Uzun zamandır Volster’in peşindeydim. Hem bir Türk markası hem de güneş enerjisiyle çalışan elektrikli bir tekne olması sebebiyle dümene geçip deneyimlemek için sabırsızlanıyordum açıkçası. Birkaç başarısız buluşma girişiminin ardından nihayet Sapanca’da ortak bir zaman dilimi ayarladık ve teknenin yaratıcıları Kaan Gölçek ve Rahim Can Peker ile Lale Otel’in iskelesinde bir araya geldik. Her ikisi de henüz çok genç, gemi inşaatı mühendisi. Firmaları Navarc Mühendislik ve Teknoloji’yi, 2018 yılında Tekno Girişim desteği Yıldız Teknik Üniversitesi Teknopark ’ta kuruyorlar. İlk projeleri, TÜBİTAK’ın Tekno Girişim desteğiyle hayata geçirdikleri Solarange. Ancak ticari hayata atılma fikirleri, 2013 yılından beri Hollanda’da düzenlenen, güneş enerjili tekne yarışlarına katılmalarıyla ortaya çıkıyor. Firma, resmi kurumlara satışını gerçekleştirdiği güneş enerjili ve elektrikli teknelerle ticari faaliyet yürütürken, bireysel müşterilerin kullanabileceği bir tekne üretmek hedefiyle Volster’ı tasarlıyor ve lansmanını yapıyor.
5,35 metrelik ufak ve çok sempatik bir tekne Volster. İlk bakışta füturistik tasarımı, yüksek friborduyla dikkat çekiyor. Teknenin aslında sekiz kişilik bir kapasitesi var. Biz bugün dört kişi olacağız. Zaten içeri adım atar atmaz rahat hissettiren bir iç hacme sahip. Bu küçük gezi teknesinin elbette en iyi yanı yakıt masrafı olmaması. Tabii mühendisliğine de değinmek lazım. Tekne karinası, kayıcı olmayan deplasman tipi olarak elektrikli motorların güç özelliklerine göre optimize edilmiş. Yüksek hızlı bilgisayarlarda günlerce süren akış analizleri çalışmalarıyla, elektrikli teknelerde önemli olan menzil artışı sağlanmış.
Volster birçok elektrikli motorla konfigüre edilebiliyor. Elektrikli dıştan takma deniz motorlarının bir avantajı da sessiz çalışmaları. Kullanımları son derece zahmetsiz. Başlatma ve durdurma işlemleri basit, hız ayarlamalarını kontrol etmek kolay. Ve geleneksel içten yanmalı motorlara kıyasla çok daha az bakım istemeleri de ayrı bir avantaj.
Volster’in gövde yapısı 3-60 HP arası motora ve 1-30 kWh arası batarya kapasitesine uyumlu. Standart olarak tavsiye edilen ve tekneyi bu ekipmanlara göre optimize ettikleri, 6 kW (9,9 HP) elektrikli motor ve 9 kWh’lik bir Lityum batarya kombinasyonu.
Volster, bu kombinasyonla 8 knot hıza çıkabiliyor. Aynı zamanda ekonomik seyir hızında (5 knot) 18 deniz mili menzile sahip. Volster için sundukları diğer bir opsiyonel özellik T-top güneş panelleriyle birlikte geliyor. Biz de seyir sırasında yalnızca bu panellerden elde edilen güçle 3,5 knot hıza ulaşabiliyoruz. Bol güneşli bir gündeyiz ve sınırsız menzil mümkün. Yüksek hızlardaysa, seyir hızında 4 deniz mili menzil artışı sağlıyor. Aynı zamanda limanda şarj imkanı olmayanlar için güneşli bir günde bataryaları yüzde 60’a kadar şarj edebiliyor.
Volster’ın pilleri Lityum Demir Fosfat bazlı endüstriyel, uzun ömürlü ve dayanıklı piller. 3000 Döngü sonrasında bile yüzde 80 kapasitesini koruyor. Bataryaları 4 kWh’den 30 kWh’ye kadar satın alınabilir. Standart modelde sunulan 9 kWh’lık batarya, seyir hızında 18 deniz mili menzil sağlarken, bu menzili en yüksek batarya paketiyle 54 deniz miline kadar çıkarmak mümkün. Tabii az önce de belirttiğimiz gibi güneş paneli desteğiyle menzil daha da arttırılabiliyor. Ben oldukça sakin kullanıyorum. Çok da hoşuma gidiyor. Hatta bazen tekne sanki gitmiyormuş gibi hissediyorum. O kadar sakinim! Ancak tekne seyir hızında 5 knot, tam yoldaysa 8 knot’a çıkabiliyor.
Kullanımı oldukça rahat. Direksiyon kabiliyeti ve dengesiyle, deneyimsiz biri için bile kolaylık sağlıyor. Tabii gölde olduğumuz için pervanenin su altından yüzeye uzanan bitkilere takılmaması için özen gösteriyorum. Gerçi takıldığı takdirde, temizlemek çok da zor değil. Çok minimalist bir tasarımı olduğu için gerekli bilgileri gösteren ahşap ve alüminyum direksiyon konsolu da amaca yönelik.
Ortada kullanışlı bir yemek masası var. İstendiğinde alçaltılıp, dört adet minderin yerleştirilmesiyle 200×180 cm’lik bir şezlonga dönüşebiliyor. Ayrıca hafif gövdesi, römorkla taşımayı kolaylaştırırken, geniş saklama alanları ihtiyacınız olan her şeyi almaya müsait.
Güneş enerjisiyle çalışan çevreci tekneler giderek artıyor. Kaan Bey de onaylıyor ve durumun önümüzdeki süreçte daha da hız kazanacağına inanıyor. Küresel ısınma, sürdürülebilirlik, fosil yakıtların tükenmesi, göllerde, barajlarda fosil yakıtlı teknelerin yasaklanması ve elektrikli araçlara global yönelimin, elektrikli teknelere hem arzı hem talebi beraberinde getireceğini söylüyor.
Peki daha büyük yatlarda bu sistemi görür müyüz? Kaan Gölçek’e göre günümüzün teknolojisiyle elektrikli tekneler, yatlar ve gemiler yapmak mümkün fakat her ticari beklenti olan işte olduğu gibi burada da maliyet önemli. “Bataryalar hala pahalı ve tekneler yüksek hızlarda çok fazla enerji tüketiyorlar. Bu durum, verimliliği yüksek ve düşük hızlı teknelerin yakın gelecekte daha yaygın olacağını gösteriyor.” diyor ve şöyle devam ediyor: “Fakat Navarc olarak AR-GE çalışmalarına titizlikle devam ettiğimiz hydrofoil’li teknelerin yüksek hızlara çıkarken çok daha düşük enerji harcayacağını söyleyebilirim. Dolayısıyla artık elektrikli yatlar ve tekneler diğer yatlar ve teknelerden bazı noktalarda ayrılmaya başlayabilir. Ama gemilerde durum daha farklı. Çok yüksek güçlerle çalışan gemileri limanlarda şarj etmek ve mümkün olan en kısa sürede bir sonraki sefere hazırlamak günümüzde zor görünüyor. Pil teknolojisi farklı bir seviyeye geldiğinde tüm araçlarda olduğu gibi yatlar ve gemiler de ileri mühendislik firmaları sayesinde bu değişimden nasibini alacaktır.”
Tüm bu konuşmalarımızın arasında yalnızca güneş enerjisiyle tekne kullanmanın keyfini sürüyorum. Kıyıya varmamıza az kaldı. Sapanca Gölü’nün muhteşem manzaraları eşliğinde doğa dostu seyri yapmak cidden tüm tekne meraklıların yaşaması gereken bir tecrübe. navarc.com.tr
Comments are closed