İngiliz marka Fairline’ın 2019 yılında tanıttığı ve daha sonra tazelediği modeli Squadron 68 ile Göcek’te seyre çıktık. Fairline tasarım stüdyosu ve Mancini’nin birlikteliğiyle ortaya çıkan tekne ilk tanıtıldığında, en iyi iç tasarım ödülünün de sahibi olmuştu. Yazı Volkan Demirkuşak
İtalyan tasarımcı Alberto Mancini son dönemde duyduğum, gördüğüm modellerin arkasındaki sihirli isim. Fairline tasarım stüdyosu ve Mancini’nin birlikteliğiyle ortaya çıkan ve tanıtıldığı 2019 yılında Cannes’da en iyi iç tasarım ödülünü kazanan Squadron 68 ile Göcek’te tanıştım. İlk yıllarının ardından müşterilerden gelen geri bildirimlerle tazelenen gövdede bence en dikkat çeken unsurlar; detay işçiliği ve ahşap dokunuşlar. Bu arada Göcek Marinturk’e yaz geldiğini söylemek şart. Tekneler sürekli hazırlık, seyir halinde. Özellikle de bayram öncesi gözle görülür bir hareketlilik var. Charter tarafında turizmin iyi gittiği de kulağıma gelenler arasında.
Pontonda beni bekleyen güzelliğe doğru ilerliyorum. Dev pasarellanın ardında, havuzlukta beni karşılayan Karina Marine Group ekibi de seyre hazır. Teknenin uzunluğu 21 metrenin biraz üzerinde. Tek mürettebatla ya da daha konforlu bir seyir için üç mürettebatla da denize çıkabilirsiniz.
Biner binmez videosunu çekmekten hoşlandığım, bir yandan ayağımın yanmasını bahane ettiğim hidrolik yüzme platformuyla kendime geliyorum. Dolaşırken, hemen yüzme platformunun önündeki duş, açılır oturma grubu dikkatimi çekiyor. Yani hayatınızın bir kısmını burada geçirebilirsiniz. Basamaklarla yukarı çıkıyorum. Havuzlukta beni karşılayan 4-5 kişilik bir oturma grubu bulunuyor. Hidrolik platformun 1,57 m eninin olduğunu da ilave edeyim. Toplamda dört farklı layout sunan teknede bizim bulunduğumuz versiyonda, ikisi misafir, biri master ve biri VIP olmak üzere toplam dört kamara, üç banyo ve bir mürettebat kamarası var. İskele kıçtaysa kocaman bir mutfak, buz yapıcı, dolap, saklama alanları. Kokpitte U şeklinde bir oturma düzeni yer alıyor. Tavan yüksekliği 2,06 m.
Giriş, iskele ve sancaktan gayet kolay. İçeri geçtiğinizde karşılıklı bolca oturma alanı, TV ünitesi, mutfakla karşılıyorsunuz. Ahşap, ceviz kaplamalar, mat geçişlerse tekneyi tok ve şık gösteriyor. Ben biraz daha açık renk tercih ederim o ayrı. Mesela sırf masa üzerindeki ahşap için 12 hafta çalışılmış. İnanılmaz bir emek. Pek çok noktada el emeği, el işçiliği var. Ahşapların geçişlerinde damarlar görünüyor.
Gelcoat finişler sessizliği artırıyor. Bu da kamara konforunu yükselten detaylardan. Master ve VIP kabinlerde yükseklik 1.98, yataklar 1.6-2 metre genişliğinde. Tüm kamaralarda TV ses sistemi, Apple TV donanımları söz konusu.
Yukarı çıkıp flybridge’i inceliyorum. Tıpkı baş üstünde olduğu gibi burada da devasa bir oturma alanı dikkat çekiyor. Açılır hardtop güzel. Teknenin baş kısmındaki oturma ve güneşlenme alanları da konforlu, koltukların açılıp kapanabiliyor oluşu ergonomik. Teknenin konforunun artırılması için FIN stabiliser konulmuş. Su yapıcı, jeneratör, SONOS müzik sistemi diğer detaylardan.
Motoru merak edenler için şaftlı CAT 1150 X2 makineler, seyir hızını maksimum 31 knots’a çıkartıyor. Biz seyrimizde ortalama 15 knots hızlardaydık ve oldukça rahattık. Dümenin hissiyatı ve kabiliyetini beğendim. 25 knot seyir hızında 255 mil yol kat edebiliyor. Yani tek depoyla İstanbul-Çeşme, 4177 litre yakıt deposunu sorduğunuza eminim. 1080 litre de temiz su kapasitesi var. Gelecek hafta da Prestige 590 ile İstanbul’da yaptığımız seyri paylaşacağım. Takipte olun derim. Bayramda denizde, mavilerde kalın. Ve çok önemli bir hatırlatma daha: Cennet Göcek koylarının temizliği konusunda üzerimize düşenleri yapmaya lütfen devam edelim.
Comments are closed