Deniz tutkunları ve 35 metrelik Beluga’nın sahipleri Chris Ellis ve Sandrina Postorino, Büyük Set Resifi’nin yanı başında olmayı çok seviyor. Ancak daha fazla macera arayışıyla, Solomon Adaları ve Papua Yeni Gine’deki ücra noktalara ulaşmak için 1000 deniz milini aşkın mesafe katetmeye karar vermişler. Sophia Wilson, suyun yüzeyinde ve altında keşfettikleri sürprizleri paylaşmak üzere bu maceracı çift ve kaptanları Peter Lacey ile buluştu
Queensland’de, Büyük Set Resifi’ne açılan kapı olan Port Douglas’ta demirli duran 35 metrelik keşif teknesi Beluga, sahipleri Chris Ellis ve Sandrina Postorino’nun farklı deniz tutkularına hitap edebilecek özellikte
Postorino, “Chris’le ilgi alanlarımız farklı” diyor. “Ben tüplü dalış, şnorkelle yüzme ve serbest dalışa ilgi duyuyorum; Chris ise balık tutmayı seviyor.” Yatı 2015 yılında satın aldıktan sonra Ellis, bu özel üretim Moonen’ın keşif becerilerini Avustralya suları dışında da test etmek istemiş. “Diğer teknelerin gidemeyeceğini bildiğimiz yerlerden bazılarına gitmek istedik” diyor.
Bir süre bu konuyu irdeleyen çift, Solomon Adaları ve Papua Yeni Gine’ye seyahat planlamış. PADI Divemaster unvanına sahip Postorino şöyle diyor: “Her iki yer de hem batıklar hem de balık ve mercan hayatı açısından muhteşem dalış olanaklarıyla ünlü. Benim için temel cazibe unsuru bu oldu.” Haritaya bakıldığında, Solomon Adaları, Avustralya’ya yanıltıcı derecede yakın görünüyor ama gerçekte aralarında 1000 deniz milini aşkın mesafelik Pasifik Okyanusu var. Postorino, “hep hakkında bir şeyler duyup yazılar okuduğunuz ama ulaşması çok zor olan yerlerden biri” diyerek ekliyor.
Sidney’de yaşayan çift, Beluga’yı önden gönderip arkadaşlarıyla birlikte uçmaya karar vermiş. Ellis açıklıyor: “Solomon Adaları’nda gümrük ve göçmenlik işlerini yapabileceğiniz yalnızca iki liman var. Bunlardan biri başkent Honiara. Beluga da oraya gidecekti. Honiara biraz moral bozucu bir yerdi. Orada fazla vakit geçirmememizi önerdiler. Uçaktan indik, doğruca limana gittik ve kuzeye doğru yola çıktık.”
Başkentten ayrıldıktan sonra, adaların sunduğu dalış noktaları hemen beklentilerini karşılamış. Postorino, “benim için en önemlisi kesinlikle batıklardı” diyor. “Balık türleri de harikaydı. Suların berraklığı çok güzeldi. Çok fazla el değmemiş mercan vardı.”
Beluga’nın kaptanı Peter Lacey, yolculuk sırasında yatta teknik işlerden sorumluymuş ve kendisi de bir Divemaster olarak dalış noktalarının kalitesinden eşit ölçüde etkilenmiş: “Son 30 yılda Büyük Set Resifi’nde birçok dalış yaptığım için şanslıyım. Yani biraz şımarık olduğumu ve zor etkilendiğimi söyleyebilirim. Ancak gördüklerim kesinlikle Büyük Set Resifi ile eşdeğerdi.”
Postorino’nun favori mekanlarından biri, Nono Lagünü’ndeki Taiyo enkazı. 35 metrelik balıkçı gemisi, resife çarptıktan sonra karaya oturmuş ve başarısız bir kurtarma çabası sonrasında resif kenarı boyunca dikey bir şekilde batmış. Pruva kısmı, lagün yüzeyinin yalnızca birkaç metre aşağısında duruyor.
“Taiyo kesinlikle muhteşem bir dalış alanıydı. Tüplü dalış, serbest dalış ve fotoğrafçılık için harika” diyor Postorino. Batıklar kadar adaların topoğrafyası da deneyimlerini zenginleştirmiş. Postorino anlatıyor: “Açıklaması çok zor ama adaların uç kısımları çok sarp. Bazı yerlerde dalış yaptığınızda doğruca ormanın içine doğru yüzebiliyorsunuz. Benzersiz bir yer.” Leru Adası’ndaki Leru Yarığı’nda da böyle olmuş ve adanın içine doğru yüzebilmişler. Mbulo Adası’ndaki The Cathedral’da ise grup, dalışın sonunda bir ormanın içine çıkmış.
Dalış deneyimi Postorino için son derece tatmin edici olsa da Ellis’in balık tutma maceraları bu kadar sıra dışı değilmiş. “Balıkçılık ortalamanın üzerindeydi ama yerlilerle ilişki kurmak hoşuma gitti” diyor. “Körfezde bir yere, karadan bir iki kilometre açığa demir atıyorduk. Her sabah uyandığımızda yerel köylerden gelen 20-30 ağaç kano oluyordu. Hediye istemiyorlardı, herkes takas yapmak istiyordu.” Bu konuda önceden uyarılan gezginler, takas etmek üzere tekneye kalem ve boya gibi eğitim materyallerinin yanı sıra futbol topu, keski ve zımpara gibi gereçler stoklamış. “Oyma eserler, deniz kabukluları, ıstakoz veya taze balık karşılığında mal takas etmek güzel bir deneyimdi” diye ekliyor.
Çift, oradaki topluluklarla etkileşime girmekten hoşlansa da kısa sürede gezileri için yerli bir rehber tutmanın iyi bir fikir olacağını anlamış. Ellis, “karada yaşayanlar, suların da sahibi olduğunu düşünüyor” diye açıklıyor. “Genellikle yerli bir reis kayıkla gelir veya birini gönderir; gecelik konaklama ücreti ister. Asıl mesele gerçek reisin kim olduğunu anlamaktı çünkü beş, altı kişi reis olduğunu iddia ediyordu.” Ellis, ödeme yapılacak doğru kişiyi bulmak için rehberin yardımına güvenmiş. “Çok komik bir durumdu. Rehber kendi parasını çok kolay çıkarıyor.”
“Adaların uç kısımları çok sarp. Bazı yerlerde dalış yaptığınızda doğruca ormanın
içine doğru yüzebilirsiniz”
Rehberin, Beluga’nın ziyarete geleceği haberinin yayılmasına da yardımcı olduğunu öğrenmişler. Postorino açıklıyor: “Telefon veya e-posta kullanmıyorlar ama kendilerine özgü iletişim yolları var. Yerlileri tanıyan bir rehberiniz varsa onlara hangi gün varacağınızı bildiren bir mesaj gönderebiliyor. Yerliler de hazırlık yapıyor. Birkaç kişi bizim için pazar açmıştı. Hindistan cevizi kırma yarışması ve futbol maçı da yapıldı.”
Solomon Adaları’nda geçirdikleri sürenin ardından, Beluga Solomon Denizi’nden Papua Yeni Gine’ye doğru ilerlerken Postorino ve Ellis pek de sakin bir geçiş yaşamamış. Ellis anlatıyor: “Yaklaşık dört metrelik dalgalardan geçiyorduk ama yat bu gibi koşullara uygun tasarlandı, dalgalarda son derece konforlu.” Ancak Beluga, 12 metrelik ekspres stil bir spor motorbot olan Minke’yi çekiyormuş ve bu çetin koşullarda tekneyi kaybetmişler. Ellis, “yarım saat içinde bulduk ama tekne çekmek için iyi bir ortam değildi” diyor. “Bu olaydan ders çıkardık; bunu bir daha yapmayacağız.”
Yazının devamı Boat International Türkiye ağustos sayısında.
Keyifli okumalar!
Comments are closed