ÇOCUKLUĞUNDAN BERİ DENİZCİ OLAN CEFEA’NIN SAHİBİ, YENİ YELKENLİSİNDE TAM OLARAK NE İSTEDİĞİNİ VE BUNU KİMİN GERÇEKLEŞTİRMESİNE YARDIMCI OLABİLECEĞİNİ BİLİYORDU. MARILYN MOWER, PERFORMANSIN KONFORLA BULUŞTUĞU 34 METRELİK YELKENLİNİN ÜRETİM SÜRECİNİ ANLATIYOR
CeFeA’nın 33,77 metrelik gövde tasarımı ve üretiminde Marc Giorgetti’nin yaptığı gibi kontrolü daha çok elinde tutan bir tekne sahibi hayal etmek zor. Bir teknenin şekillenmesindeki bu güvenin arkasında şaşırtıcı olmayan şekilde zengin bir yelkencilik bilgisi var. Çocukluk dönemlerinde Maggiore Gölü’nde tatiller yapan Giorgetti, sık sık ailesinin Riva’sında oluyordu. Bir yetişkin olarak ilk kişisel tekneleri Fransız üretici Amel’e ait iki mavi yelkenli yatlardı; bunlardan biri 16 metrelikti. Boyut olarak biraz daha Akdeniz dostu bir şeylere geçen Giorgetti, 22 metrelik Doug Peterson tasarımına yöneldi ve teknenin, Adriyatik Denizi’nin en tepesindeki İtalyan tersane Solaris tarafından yapılmasını sağladı.
Giorgetti, yatın iç mekanını özel olarak yapma sürecinde tersaneden CAD dosyalarını istedi. Böylece tersanenin iyi geliştirilmiş mühendislik planı çerçevesinde kendi inşaat firmasında detayları doldurabilecekti. Giorgetti, “Bu plan kusursuz işledi” diyor. “Biz tekneyi yaparken tersanenin genel müdürü bize bazı fikirleri adapte etmek istediğini söyledi. Hatta yatırım yapıp, partner olmak isteyip istemeyeceğimizi sordu. Yaptıkları işi beğendim. Tersanenin çalışma tarzını ve ruhunu seviyorum. Ben bir girişimciyim; bu yüzden şirketin üçte biri karşılığında yatırım yaptım.”
“Yarışmasam dahi bir performans yelkenlisi, bir yere gitmek için motoru çalıştırmak zorunda kalmamak anlamına gelir”
Peterson tasarımıyla yıllar boyunca denize açıldıktan sonra uygulamak istediği daha fazla fikri oldu. Sonraki teknesi elbette Solaris’tendi ama Amerikalı gemi mimarı Peterson hayatını kaybetmişti. Bu sebeple tersane Arjantinli gemi mimarı Javier Soto Acebal’ı önerdi. Acebal tersane için birkaç yıldır üretim teknelerinin çizimini gerçekleştiriyordu. 22 metrelik sportif bir tasarım ortaya koydu ve bu Giorgetti’nin ikinci Solaris’i oldu. Üçüncüsü de 22 metreydi ama zarif bir şekilde yükselen güverte salonu tarzı yerine, neoklasik parlak işçiliğe sahip tasarımla ana güverteye farklı bir görünüm kazandırılmıştı.
Giorgetti ve ailesi, 2016 yılında yaşam tarzlarına göre daha büyük bir tekne için hazır olduklarına karar verdiler. Soto Acebal tasarım komisyonunda bazı bilgilere sahipti ama Giorgetti, öncesinde Soto Acebal’ın Buenos Aires’teki ofisine uçup, gemi mimarının tam olarak talep ettiklerini anladığından emin olmak istedi. Mevcut teknesi, gövde şekilleri, omurgalar, foil yüzgeç kullanımı ve dümen konfigürasyonları üzerinde konuşarak iki gün geçirdiler. Soto Acebal hevesle, Pilar adındaki 9,40 metrelik bir gündüz yelkenlisiyle denize çıkmalarını önerdi.
Soto Acebal bu anı şöyle anlatıyor: “Kendi teknemde yelken açarak biraz zaman geçirene kadar onun ne kadar yetenekli bir dümenci olduğunu fark etmemiştim. Bir yatın tüm potansiyelinden yararlanmak için gereken hassasiyete sahip. Onu çok iyi tanımıyordum ama tekneye ilk kez bindiğimiz anda dümeni aldı ve ancak demirlediğimizde bana geri verdi.” Yelkenle geçirilen bu zaman, Soto Acebal’e müşterisinin performansın sınırlarını ne kadar zorlayabileceğini gösterdi.
Havuzluktaki planlamanın en iyi parçası, yelkenlinin sahibinin özel alan elde edebileceği ve kamarasına rahatça erişebileceği ayrıcalıklı bir giriş olması
yelken alanı daralmasını dengelemek için, yüksek modüllü direkle 618 metrekarelik rüzgar üstü yelken alanı yer aldı. Kendi pimine sahip jib, bir Magic Trim tarafından; ayrıca ana yelken, sintinede konumlanan bir başka Magic Trim kullanılarak hidrolik olarak ayarlanabiliyor. CeFeA, dümende yalnızca iki mürettebat varken tramola ve kavança yapabiliyor. Sarma yelken rüzgar üstü donanımını tamamlarken, aynı zamanda sarma ve çevirme ayarlayıcıya sahip bir Code Zero yelken, teknenin ulaşması için daha fazla güç sağlıyor. Yelken planı, 1.220 metrekarelik rüzgar altı yelken alanı için bir A2 gennaker (asimetrik balon) yelkenle tamamlanıyor.
CeFeA, prepreg karbon fiber, Gurit ve Corecell M köpüklü Sprint teknolojisi vakumla torbalanmış ve 90 santigrat derecede fırınlanarak üretilmiş. Tüm bunlarla birlikte teknenin ağırlığı 75 ton ve bu da onu Wally’nin alanına sokuyor. Aslında Forli’deki Solaris tersanesi birkaç Wally yatın doğum yeriydi; bunlar arasında Wally, Ferretti Group tarafından alınmadan önce yapılan yüksek teknolojili yelkenliler Barong D ve Nahita da vardı.
Giorgetti heyecanla, “Wally 110’dan yüzde 20 daha fazla hacme sahibiz ama buna karşın hala ince görünüyor” diyor. Ayrıca santimetrelerce daha fazla genişliği ve bir metre kadar ekstra uzunluğuyla bir adet fazla kamaraya sahip. Deplasman açısından 33,50 metrelik Wally 110 Barong D’den 10 ton daha ağır olsa da deplasmanı Southern Wind’in 33,65 metrelik 110 Thalima’sından 11 ton daha az. 34,14 metrelik Baltic 112 Liara, benzer bir 88 tonluk deplasman ölçümüne sahip.
Yazının devamı Boat International Türkiye mayıs sayısında.
Keyifli okumalar!
https://dergilik.com.tr/magazine/boat-international-17-0/61496
Comments are closed