Giorgio Armani, ilk Armani/Casa koleksiyonunu tanıtmasından 20 yıl sonra hala hayatımıza yeni tasarımlar getirmeye devam ediyor. Caroline Roux tüm bunları ortaya çıkarıyor
Partiler, koronavirüs salgını bir yana Miami’de nadir bir olay olmaktan uzaktır. Mart ayında, ABD’de karantina önlemleri başlamadan önce zarafet konusunda yüksek standartlara sahip bir parti yapıldı. Modeller Armani’nin Privé koleksiyonuna ait elbiseleriyle, Miami’de Residences by Armani/Casa’nın henüz döşenmiş iç mekanlarında dolaşarak bu zarafeti ortaya koydular.Akıcı, 60 katlı kulenin içerisi, 2019’da ölmeden hemen önce süper star mimar César Pelli tarafından tamamlanmıştı.
Duvarlar altın ve fildişi tonlarında lüks ipeklerle kaplanmış. Mobilya parçaları Armani/Casa koleksiyonundan dikkatlice seçilmiş. Sofa döşemeleri, hafifçe parıldayan pirinç tabanlar üzerinde oturan ince kumaşlarla kanepeler öne çıkıyor. Tüm bunlar iç mekana kusursuz bir şekilde karışıyor.
Hatta sözleri, tasarımları kadar sınırlı olan Giorgio Armani bile şirketinin ABD’deki ilk gayrimenkulü için “tutkulu” tanımlamasını yapıyor.
Şirketinin tek sorumlusu konumunda olan 85 yaşındaki Armani dahi, yeni bir mücadeleye girmekten çekinmiyor. Moda markasına ismini veren bu adam en başından itibaren parfüm ve kozmetikler dahil Emporio Armani’deki gibi farklı yollardan gitmesiyle biliniyor. Ama aynı zamanda ihtiyatlı biri. Ralph Lauren’in 1980’lerden beri yaşam tarzı değiştiren önderliğine rağmen Armani’nin ev eşyasıyla ilgili markası Armani/Casa’nın henüz sadece 20. yılını kutluyor. 2000 yılında ilk showroom’unu Milano’da açtığında, “Bu uzun zamandır aklımda olan bir şeydi ama doğru zamanın şimdi geldiğini hissediyorum” demişti. 2003 yılında ise, tüm iç mekan hizmetlerini veren bir çalışma şekliyle genişledi.
Armani, markasını 1975’te kurdu ve o zamanlar partneri Sergio Galeotti’ydi. Milano’dan 1 saat kadar uzakta bulunan Piacenza’da doğan Armani, önce tıbbi eğitimler gördü; ama kendine uygun olanı Milan’nun ünlü La Rinascente mağazasının vitrinlerinde buldu. Buraya önce müşteri olarak uğramıştı ve daha sonra, tek başına parlamadan önce girişimci modacı Nino Cerruti ile çalışmak için geldi.
1980’lerin başında Milano modanın en yüksek konumundaydı ve Armani, Milanoluların nihai tarzını temsil ediyordu. Onun vizyonu, bir anda o zamanlar için doğru olmuştu. Erkekler için takım elbiseleri yumuşatarak daha akıcı ve fonksiyonel hale getiriyordu; eşzamanlı olarak kadınları geniş omuzlarla daha yüksek şekilde konumlandırarak onları güçlendiriyordu.
Bununla birlikte mobilya dünyası çok daha farklıydı. İtalya, ülkenin savaş sonrası yeniden doğuşuyla tasarım lideri haline geldi. Genç Vespa, zekice tasarlanan Fiat 500, Cinecittà film stüdyosundan çıkan klas filmler, Joe Colombo’nun harika renklerde plastiklere sahip mobilyaları gibi ürünler, eski dünyayı geriye iten toplumun sembolleri oldu.
“MODA VE TASARIM İNSAN RUHUNUN YANSIMASIDIR. HER İKİ DÜNYADA DA KENDİ ESTETİK VİZYONUMU VE TARZIMI ORTAYA KOYABİLİYORUM”
1980’lerde modernlik, yüksek modada belirli bir kültür anlamına geliyordu, ama tasarım açısından mobilyada bunun değişmesi daha uzun zaman aldı. Buna Antonio Citterio gibi minimalist düşünen tasarımcılar, B&B Italia gibi titiz mobilyalar üreten şirketler öncülük yaptı.
Son olarak Armani, mobilyalarda zanaatı öne çıkararak, kendi sınırlarıyla birlikte ilgisini ortaya koydu. Armani bunu için, “Moda ve tasarım insan ruhunun yansımasıdır. Her iki dünyada da kendi estetik vizyonumu ve tarzımı ortaya koyabiliyorum” demişti. 2000 yılında devasa Via Manzoni mağazasının açılışı büyük ses getiren bir süreçti. Mağazanın katları, daha çok zarif bir Milano apartmanı gibiydi. Ustaca aydınlatılmış ve her bir parça mobilya odaya nefes aldıracak şekilde yerleştirilmiş.
Bugünlerde Armani’nin 10 milyar dolar değere sahip olduğu söyleniyor. Kendisi Saint-Tropez ve St Moritz gibi birçok yerde eve sahip; 2008’de Codecasa tarafından tamamlanmış Main isimli 65 metrelik yatı var. İçeride tavanlar gri lake ve özel panjurlara sahip bir dizi cam iç mekanı çevreliyor.
Aslında Armani’nin ilk tasarım parçasını 1982’de gerçekleştirmişti. Armani/Casa markasının logosu olan Logo lambası tasarımını Via Durini’deki ofisi için yapmıştı. 2000 yılında üretime girdiğinde ise büyük satış rakamları elde edildi. Piramit tarzı kumaş gölgelik ve altında da yuvarlak tabanlı ince bir stanttan fazlası değildi, ama Armani’nin kendi tarzını ortaya koyuyor: “Her şeyi basit severim; gürültülü değil. Her zaman daha azıyla fazlasını yapma yeteneğini takdir etmişimdir.”
2000 yılından bu yana mobilya ürün gamı büyürken Armani’nin kişisel dokunuşları da daha net görülmeye başlandı. Öncelikle minimal çizgilere olan aşk göze çarpıyor; ardından materyallere ve geleneksel işçilik yeteneklerine olan tutku öne çıkıyor. Elbette bunu moda tasarımlarında da görüyorsunuz. Armani, “Yetenek ve zenginliğin bir kaynağı olarak zanaatkarların desteklenmesi ve cesaretlendirilmesi gerektiğine inanıyorum” diyerek bunu vurguluyor.
“YETENEK VE ZENGİNLİĞİN BİR KAYNAĞI OLARAK ZANAATKARLARIN DESTEKLENMESİ VE CESARETLENDİRİLMESİ GEREKTİĞİNE İNANIYORUM”
Bu boş bir laf değil. Armani, birçok yeteneği hayatta tutuyor. Mesela 2012’de tanıtılan Freud kitaplığın dikey panelleri, hasır kakmacılığıyla yapılıyor. Bu, 1920’lerde ve 1930’larda bir Fransız tekniği olarak kullanılıyordu. Şu anda sadece çok az atölye bu süreci sunabiliyor ve her bir parça küçük bir çekiç ile doldurulan hasırı içeriyor. Armani, 20. yüzyılın başlarında Fransız tasarımcıyı anımsatarak, “Jean- Michel Frank bu metodu kullanıyordu. Onun tarzını her zaman çok sevdim” diye anlatıyor. Aslında art deco akımı gibi Japon tasarımlarının sadeliği, Armani’nin iç mekan seçimlerinin temelini oluşturuyor. Riesling bar dolabının her birinin tamamlanması iki zanaatkarla birlikte 60 saat alıyor. Sadece bambu desenlerin ceviz ahşap kapılara kazınması bile beş saat sürüyor. Trocadero masanın üzerindeki tüm patina desenler elle yapılıyor. Norigami masanın üzerindeki lakeler ise, Constable’ın tablolarındaki gökyüzünden ilham alarak yapıldı. Armani, “Bunlar bir kopya değil, bir yorumlama” diyor.
Yaşını da aklımızda tutarak Armani’nin veraset planlarının da yerli yerinde yapıldığı söyleniyor. Ama şimdilik işinin her parçasına bağlılığı devam ediyor. “2000 yılında ilk Armani/Casa koleksiyonunun tanıtılmasının üzerinden neredeyse 20 yıl geçti” diye anlatıyor Armani. “Burası, felsefemi ve estetiğimi yansıtan nesneleri ve mekanları deneyim edip, yaratabileceğim bir alan.” Zamansız, ama her daim zamanında.
“HER ŞEYİ BASİT SEVERİM; GÜRÜLTÜLÜ DEĞİL.
HER ZAMAN DAHA AZIYLA FAZLASINISINI YAPMA YETENEĞİNİ TAKDİR ETMİŞİMDİR”
Comments are closed