Dış ve iç mekanları denizle uzun vakit geçirmek isteyenler için tasarlanan 108 metre boyundaki Benetti Luminosity, alabildiğine geniş camlarıyla konuklara maviyi vadediyor. Caroline White bu camdan sarayı keşfe çıktı
Fotoğraf Nico Fulciniti (dış alanlar); Giuliano Sargentini (iç alanlar)
Luminosity’yi anlamak istiyorsanız, onun yaşamak için nasıl tasarlandığını anlamalısınız. “Sudaki villa” terimi son dönemde süperyat pazarlama alanında dile pelesenk olsa da, bu yat için gerek mimari estetik gerekse 107,6 metre ile var olma sebebi anlamında daha doğru bir terim olamazdı. İç ve dış mekanlar tamamen bir bütünlük içinde tasarlanırken geniş, doğal aydınlatmanın nüfuz ettiği kapalı mekanlardan taviz verilmedi. Toskanalı tersanenin deyimiyle bir “cam saray” olan süperyat, benzersizliğini kanıtlıyor.
Luminosity, Benetti tersanesinin Aralık 2018’den bu yana yalnızca dört aylık süreçte suya indirdiği üç 100 metre üzeri süperyatın ikincisi. Oldukça net ve sıradışı tasarım hedefiyle ele alınan proje tersaneden ayrılmadan önce çok iyi bir şekil- de geliştirildi. İç yerleşimin ve yaşam düzeninin öncelikli olmasından dolayı Zaniz stüdyosundan Zaniz Jakubowski iç mekan tasarımını bizzat ele aldı.
Azure Yacht Design & Naval Architecture ise cam ve hibrit alanındaki uzmanlıklarını sergileyerek iç yaşam mahalleriyle uyumlu, maskülen stile sahip dış görünümü ortaya koydu. Jakubowski’nin dış mekanlardaki detaycılığı ise ışığın açısını ayarlayarak yüzeylere hareket kazandıran ve tekne hacmiyle uyumlu detayları kulla- nan Reymong Langton’ın tutumuna benzetiliyor. Burgess’in yeni üretilenler departmanı süperyatın Passenger Yacht Code (PYC) uyum, özellik, tasarım ve geliştirme alanında görev alarak proje süresince müşteri temsilcisi ve teknik müdür olarak hareket etti. 2014’te Benetti ile anlaşma imzalandığında tersane dış mekanlara hareketlilik kazandırması için tasarımcı Giorgio Cassetta’yı çağırdı. Bu takım çalışmasının tamamlayıcısı ise tasarımı en başından ele alan ve bütün yaşam mekanlarını bütünleştiren Jakubowski oldu.
İç mekanlar tasarımın ana noktasını oluşturdu. Tasarımcısının deyimiyle “yatın profilinin güverte yüksekliğinden etkileneceği açıktı.”
En üstte, solda: Yat sahibinin terası bir alttaki ana güvertenin havuzluğundan
çok daha büyük. Güneşlenme güvertesi (üstte, sağda) mükemmel deniz manzarası
sunarken yattaki denizle bağlantı oluşu vurguluyor
Üst solda: Güneşlenme güvertesinin havuzluğundaki heliped PYC’ye uygun bir şekilde sertifikalandırıldı
YATIN 800 METREKARELİK PENCERELERİ ŞİMDİYE DEK BİR YATTA BULUNAN EN GENİŞ CAM YÜZEYLER. BU TASARIM İLE İSTENEN ATMOSFER OLUŞTURULABİLDİ: “BU MEKANLARDAKİ KONSEPT DENİZLE İÇ İÇE BİR YAŞAM SÜREBİLMEKTİ
“Ana güvertede ferahfeza bir üç metremiz var,” diye ekliyor Azure’nin yöneticisi Hugo van Wieringen. “Buna alıştıktan sonra yalnızca iki-üç metre- lik tavan yüksekliği olan normal bir tekneye gittiğiniz zaman tavan üstünüze üstünüze geliyor gibi hissediyorsunuz.” Casetta bu yatın, bir güvertesi daha bulunan 26 metre boyundaki Fincantieri Serene kadar olduğunu da notlarına ekliyor.
Camlara özellikle değinmek gerek. Benetti’nin proje müdürü Michele Bechelli, yatın 800 metrekarelik pencerelerine ithafta bulunarak “yatta en büyük cam yüzeylerden bazılarını görebiliyorsunuz,” diyor. Doğru atmosferin yaratılmasında önemli bir rol oynuyorlar: “Bu mekan konsepti denize açık ve denizle bütün oluşu resmediyor,” diyor Jakubowski. Süreç dahilinde yapısal camdan söz edilmiş olsa da, bu uygulama pratik bulunmamış. Bunun yerine, Luminosity çoklu güvertelerde zeminden tavana uzanan camlar içeriyor. PYC
sertifikasıyla yangına dayanıklılığını gösteren camlar yedi santimetre kalınlığında, optikal olarak mükemmel, renksiz olduğundan göz ile deniz manzarası arasındaki mesafeyi minimuma indiriyor.
Dev camlar ana güvertede 2,50’ye 3,10 metre olarak ölçülüyor. Burgess’ten Sean Bianchi bunu şu şekilde ifade ediyor: “Henüz bir konsept olarak düşünülürken bu alışılmadık bir detaydı. Her bir levha camın ebatı ve ağırlığı dikkate alınırken yangına olan dayanıklılığı da pek çok testten geçerek ölçüldü.” Bu testlere, 600 santigrat derece de dahildi. Sonraki adım ise lojistiğe düştü; cam levhaların kırılmadan ya da çizilmeden ulaştırılması ve kurulumlarının yapılması gerekiyordu.
Elbette mühendisliği de sizi harekete geçirmiyorsa, seya- hat halindeki bir yaşam tarzının pek de bir anlamı yok. Bu konuda Luminosity güvertedeki otel hizmetlerine ek olarak altı adet 1000kW gücünde jeneratörler ve beraberinde iki Azipod ile gelişmiş düzeyde bir sisteme sahip. Üretilen enerji 30 tonluk akülerin şarj edilmesinde kullanılıyor ve jener- atörler devreye sokulmadan da sessiz, titreşimsiz tam 12 saat seyir gerçekleştirilebiliyor. Jeneratörlerin tepki süresinin ve yakıt tüketimindeki azalmanın da altını çizmekte fayda var. Su hattının altında elektrik motorlarla harekete geçen, öne bakan bir çift Azipod yer alıyor. Öne bakıyor olduklarından, su bu durumdan etkilenmeyerek yatın performansını biraz daha artırıyor ve tipik bir kuruluma oranla güç gereksinimini azaltıyor. Van Wieringen’e göre bu dizel elektrik güç paketi Luminosity’nin tasarlanan seyir hızıyla uyum gösterirken, yakıt tüketimini yüzde 10 ila 20 oranında düşürüyor.
Yatın bu etkinliğini artırmak için açılı stiliyle uyumlu düz baş taraf tasarlandı, su hattı boyu artırıldı ve böylece dalga oluşumunu önleme üzerinde çalışıldı. Geniş yakıt tankları da devreye girince Luminosity’nin seyir hızında 8.000 deniz millik menzili ortaya çıktı.
İnsanlar için gerekli yakıt da unutulmamış: sekiz aylık rezerv oluşturacak kadar geniş depolama alanı mevcut. Cassetta, kuzinenin “pek çok Michelin yıldızlı restoranlarınkinden daha iyi olduğunu” vurgularken, Jakubowski’ye göre “mürettebat kamaraları kişisel alan dikkate alınarak tasarlandı”; Bianchi’ye göre çamaşırhane gibi hizmet alanları “daha büyük yatlarınkinden bile geniş alana sahip”. Acil durumlar için oluşturulan bir hastane odası ile doktor kama- rasını da unutmamak lazım.
Üstte: Sipariş üzerine yapılan karbon fiber yemek masası 28 konuk için hazırlanabiliyor. Baş taraftaki bölmede yer alan Portekiz majolica karolarının bulunduğu 7,50 metre uzunluğundaki büfe çiçeklerle bezeli
Solda ve sağda: Ana salondaki oturma alanı dairesel platform üzerinde dönebiliyor
Yat sahibinin özel güvertesi özel yaşama ve çalışma alanlarıyla alabildiğine geniş ve ferah. Dış dünyayla bağlantıyı kolaylaştırmak adına kısa süreli kullanımlar için baş güvertede yedi kişi kapasiteli Bell 429 için bir helipede yer verilmiş. Keşif yapmak için de helipedin yanında depolanan pek çok tender mevcut. “Direk kısmında iki vinç bulunuyor,” diyor Bechelli, “Her türlü deniz oyuncağı ve tender’ı depolayabilirsiniz. Bu vinçlerin ebatları Rolls-Royce Phantom ağırlığına uygun olarak, yaklaşık 3.5 ton ağırlığında kaldırabilecek şekilde tasarlandı.” Peki depolama nerede gerçekleşecek? Alt güvertede, yandan açılabilen tender garajı destek boyları için uygun, yani neredeyse dört metre yüksekliğinde. “Rolls-Royce’unu kolaylıkla indirebil- irsiniz,” diyor Cassetta. Şayet Côte D’Azur değil de Patagonya’ya seyahat ediyorsanız, Roller’ın yerine bir 4×4 de alınabilir.
Denizde uzun bir zaman dilimi geçirebilmek için, dış dünyayla bağlantınızı koruyan bir teknolojiye ihtiyaç duymanız kaçınılmaz. Bechelli’nin bu konudaki yorumu şöyle: “Bu yat çağdaş sadelik ile en yüksek ve en gelişmiş te- knolojinin birleşimi. Her şey temiz ve düzenli bir bütünün parçası.” Her biri 3,50 metrelik iki adet uydu anteni dünyanın neresine gidilirse gidilsin sinyal alımını garantilerken, Cat 8 süper hızlı geniş bantlı 74 televizyon da dünyayla bağlantıyı kolaylaştırıyor. Yatta toplam 500 kilometre uzunluğunda kablo kullanımı söz konusu.
İç mekan tasarımı ve stile değinecek olursak, her mekanın yatta uzun süre yaşanabileceği göz önünde tutularak tasarlandığını söyleyebilirsiniz. Jakubowski’ye göre bunun altında yatan temel neden “teknenin farklı bölümlerinde farklı deney- imler elde etmek” oldu. Dekorasyon göze hoş görünürken dışarıdaki doğal yaşantının da bir yansıması niteliğinde. Hiç durmadan aylarca yapılan bir seyirde dahi sıkılmak mümkün gibi durmuyor.
“Bir zaman tüneli ve sanat imgesi ortaya koydum,” diyor Jakubowski. “Zaman yüneli 1920’ler ile 2010’a kadar yaşanan tarihi ve sosyal olayları içeriyor; sanat çizgisi ise bu dönemin sosyal ve ekonomik koşullarını yansıtır türden.”
Ana salon sembolizm ile dolup taşıyor. Deniz mavisi ve nötr gri dalgaları temsilen kaşmir, keten, pamuklu kadife ve deri gibi doğal kumaşlarda kendini gösteriyor. Dev pencereler arasındaki tirizlerde Melville’in Moby Dick’inden notlar yazılı ki bu da “içerideykne de denizle olan bağlantıyı güçlendiriyor.” Tavan oyukları Matisse’nin Deniz Canavarları eserini andıracak şekilde arkadan aydınlatılmış; beş metrelik döne- bilen oturma platformu üzerindeki mavi de Vaoie mermeri Liechtenstein konuşma balonuna ithaf niteliğinde. Yemek salonunda bulunan 7,50 metre uzunluğundaki büfe konsolu da mavi ve beyaz Portekiz majolica karoları ile tamamlanmış ki, onun da “dünyanın en iyi denizcilerinin maceralarını” simgelediğini söylemeden olmaz.
Karbon fiber malzemeden özel yapılan 28 kişi kapasiteli yemek masasının altına yerleştirilen “yarı değerli mermer halı” deniz yaratıklarının soyut bir temsiliyken, üst kısmı göz alan bir aydınlatma süslüyor. Parlak ampuller fiber optik ile aydın- latılmış (amaç antika ve modern teknolojileri birleştirebilmek). “Bu avizedeki dış mekan yansımasını görüyorsunuz,” diyor Jakubowski. “Eğer gün batımı varsa odanın rengi değişiyor.”
Devamlı değişim fikrini ekstrem düzeye taşıyan bir detay da baş taraftaki duvarda yer alan Jakubowski tasarımı sanat eseri. Hareketli 264 Çiçek: önceden ayarlanan çeşitli programlara ya da sizin hareketinize göre açılıp kapanan manolya çiçekleri.
Alt güvertede sauna, Türk hamamı ve büyük bir spor salonu içeren, iskele ve sancak taraflarda açılabilir kapıları bulunan 250 metrekare genişliğindeki beach club konumlandırılmış. Burada amaçlanan geniş bir mekanı farklı bölüm- lere ayırabilmek olmuş. Uç noktasındaki havuz bölümündeki aydınlatma bir elması anımsatıyor. “Güneşin en parlak olduğu saatlerde suya bakıyorsanız, milyonlarca elmas görüyorsunuz,” diye tanımlıyor Jakubowski. Havuz, ayna görevi gören paslanmaz çelik ile çevrilmiş ki, bu da doğanın yansıtılması konusunda önemli bir rol oynuyor. Beraberinde- ki 4°C havuz ise ayna destekli akrilik “buz küpleri” ile çevrili ki akrilik buz heykeller ile tamamlanmış. Bu mekanın bir tarafında sinema ekranı ve diğer tarafında ise dev ekran tv ile sıcak bir oturma alanı bulunuyor.
Güneşli havalarda suyun ışıltılı görüntüsü “milyonlarca elması” andırıyor
Havuzun yanı başındaki ve aynayla desteklenen “buz küpü” havuz suyunun sıcaklığıyla ilgili ipucu niteliğinde
ŞAŞIRTAN MERDİVEN BOŞLUĞU
Dünyayı dolaşan süperyatta ormandan bir duvar olur mu? Evet, bu her ne kadar lojistik ve bakım açısından bir kabus gibi görünse de, olur. Bu nedenle uzun görüşmeler sonunda Luminosity’nin yaratıcıları daha fazla etki oluşturabilmek için tercihlerini 21. yüzyıl seçeneklerinden yana kullandılar. “Ana şaftı statik olmayacak şekilde her seviyede tasarlamanın bir yolunu bulmak istedim,” diyor tasarımcı Zaniz Jakubowski. “Güverteler arasında gezerken seyahat ediyor hissini uyandıracak bir genişlik hissi arzuladım.”
Bu noktada, gösterinin odak noktası olan 18 metrelik, beş güverteye uzanan, üzeri skylight ile tamamlanmış bir merdiven ortaya çıktı. Michele Bechelli’nin tanımıyla saniyede bir metreyi aşan “camdan bir küp” benzeri asansör de ona eşlik ediyor. Daha da ilginci, bu merdiven boşluğunun ana güverte holüne yayılan interaktif bir video duvar ile desteklenmiş olması. “Hafif bir rüzgar olsa da yaprakların hareket ettiği sisli bir orman ve sizi takip eden kelebekler hayal ettim,” diyor Jakubowski. Görünmez sensörler bu hayali gerçeğe dönüştürmeye yetmiş. Yatın tasarım hedefiyle uyumlu olarak bu duvar, doğal çevreyi denize taşıyor ve video aynalar günün gerçek saatine göre hareket ediyor.
Gürültü ve titreşim için çoklu çalışmalar gerçekleştirildi. Alanı etkilememek adına paneller olabildiğince ince tutuldu. Bechelli’ye göre pratik bir dille anlatmak gerekirse, tamamen teknoloji içerikli ağır, yaklaşık 270 metrekarelik ekranlardan söz ediyoruz. Bu yapı ana binayla keskin bir şekilde ilişkilendirilmedi, bunun yerine yanal hareketi kontrol etmek adına güçlü ve dayanıklı parçalar kullanıldı. Üretilen ısının dağıtılabilmesi için panellerin arasında havalandırma sistemi için özel bir boşluk yaratıldı. “Yalnızca paneller için tasarlanan soğutma sistemi kapasite anlamında 65 metrelik bir motoryatınkine eşdeğer,” diye söz ediyor Bechelli.
Alt güverteden güneşlenme güvertesine kadar, ana güvertenin koridorlarını da etkileyen merdiven boyunca yüz yirmi interaktif LED panel kullanıldı (üstte, solda)
Üstte: Ara güvertedeki VIP kamarası üç metre genişliğin, aydınlatmalı beyaz oniksten dolayı “Moon” adı verilen dinlenme alanı ile bağlantılı
Solda: Yat sahibinin özel mekanında depolama alanları ve dinlenme odası düşünülmüş
Bar bölümündeki skylight da ışığı yansıtmaya çok etkili. “Bu bölümde kablolar yoğun olduğundan etkiyi çok artıra- madık ama ayna kullandık,” diyor Jakubowski. Değişim temasına değinilen barda zaman keyifle akıp geçiyor. “Eğer yatta çocuklar varsa ve gündüz saatleriyse, bu mekanda parti anlarından çok daha bambaşka bir deneyim elde ediyorsunuz,” diye anlatıyor Jakubowski. Bu alanın kıç tarafında ise sudan yalnızca birkaç adım mesafede, samimi ortamlar kurulmasını sağlayan bir yemek masası bulunuyor. Skylight’ın üzerinde ve alt tarafında, kaygan olmayan cam ufak lambalar ile aydınlatılmış. Beach Club’ın duvarları ise sesi geçirmeyecek şekilde dayanıklı. Tasarımı itibarıyla 1960’ların Saint-Tropez’isi andırıyor. Jakubowski’nin sözleriyle “çok renkli sahil cabinlerini çağrıştırıyor.”
Ana güvertede konumlandırılan dört konuk kamarası da en az yatın geri kalanı kadar ilgi çekici. Altın yaprak detaylardan onikse, fırça çekilmiş çimentodan seramiğe farklı detaylar göze çarpıyor. İki kamarada modern birer şömine de mevcut.
Ara güvertedeki VIP kamarası malahit yeşili, lacivert taşı ve mermerler içeren banyosu ile konukların rahatça ulaşabi- leceği “moon dinlenme alanı” içerdiğinden ikinci bir ana kamara olarak da tanımlanabilir. Yat sahibinin özel güverte- sindeki yaşam alanı 500 metrekare genişliğinde ve oldukça lüks. Kamaraya giden holde 10 farklı mermer türü kul- lanılmış. Ana kamaranın yatağı tam boy pencerelerden man- zarayı rahatça görebilmek adına 80 santimetre olarak elek- trikli bir şekilde yükseltilebiliyor. Kamaranın kendi terası ana güvertenin havuzluğundan büyük ve 2,50 metre genişliğinde. Yan yürüme yolları bile daha geniş duruyor. “İki kişi rahatlık- la yan yana yürüyebilir,” diyor Bechelli. “Eğer bu güvertenin etrafında koşmak isterseniz 200 metreden uzun bir yol sizi bekliyor.” Elbette bu yürüme yolları mahremiyet sağlamak amacıyla istenildiğinde kapatılabiliyor. Güvertede kamaranın yanı sıra bir giyinme odası, masaj odası ve büyük bir banyo mevcut. Bu alanın baş tarafında konuk kamaraları ve daha da ilerisinde neredeyse ana kamarayla aynı genişlikte bir
ofis, konferans odası bulunuyor.
“Bu, her türlü gereksinime hitap eden ciddi bir çalışma alanı,” diye anlatıyor Jakubowski. Dekorasyon anlamında mekan kavramına büyük önem verildiğini söylemek mümkün. “Dairesel mermer zemindeki çizgiler de zamana atıf niteliğinde. Zamanın değerini hatır- latan bu detayı lacivert taşı ve malahit yeşili tamamlıyor,” diyor Jakubowski. Cilalanmış paslanmaz çelik masa ise bir saat kordonundan esinlenmiş. Hemen arkasındaki Mondrian’dan ilham alınarak yapılan meşe panel ise tasarımın ritmini artırıyor.
Bu süperyatı bir bütün olarak ele aldığımızda üstün bir stili koruyarak, uzun süreyle dünyanın herhangi bir yerinde özgürce yaşamayı mümkün kıldığını söyleyebiliriz. Cam saray olarak anılıyor olabilir, ancak bu ışıltılı görüntüsünün ardında sağlam bir teknoloji yatıyor.
Yat sahibine ayrılan 150 metrekare genişliğindeki yaşam mahalli harikulade bir manzaraya (sağda), bir masaj odasına (altta) ve 1,4 ton ağırlığında Carrara mermerden yapılma küvet içeren bir banyoya (solda ve üstte, sağda) sahip.
Üstte: Güvertenin diğer tarafında ferahfeza, donanımlı bir ofis/ konferans odası mevcut.
Yat boyunca hiçbir yerde halıya rastlamıyorsunuz. Bunun yerine mermer
ya da ahşap zemin dekorasyonu tamamlıyor
Yatın tarzını yansıtan cam levhalarla çevrili ana kamara, özel bir havuzluğa bakıyor
TEKNİK ÖZELLİKLER
Boy 107.6m En 17m
Su çekimi (tam yüklü) 4,55m
Gros ton 5,844GT
Jeneratör
6 x 994kW Caterpillar C32
Azipod
2 x ABB CO0980
En yüksek hız/seyir hızı
16/10 knots
10 knot’ta menzili
8.000
Yakıt kapasitesi
400.000 litre
Temiz su kapasitesi
80.000 litre
Tender
3 x 11.5m
Konuk kapasitesi 27 Mürettebat 37
Üretim malzemesi
Çelik gövde; aluminyum üst bina
Sınıflandırma
Lloyd’s Register, 100 @ A1 PASSENGER YACHT; @ LMC; UMS; SCM; ECO; IWS; SDA
Gemi mühendisliği
Benetti
Dış tasarım
Zaniz Interiors; Reymond Langton Design;
Giorgio M Cassetta
İç tasarım
Zaniz Interiors
Üretici/İnşa yılı
Benetti/2019
Viareggio, Italy
t: +39 0584 3821
e: info@benettiyachts.it w: benettiyachts.it
Satış için:
burgessyachts.com; fraseryachts.com
Comments are closed