Bilgin Yachts, Mart 2019’da satışını gerçekleştirdiği Starburst III’nin ardından aynı serinin ikinci modeli olan Lilium’u suyla buluşturdu. İlk aşamasından beri takip ettiğimiz yatın yaşam mahallerini ele aldık.
Bilgin Yachts’ın naturel çizgilerdeki yatı Lilium, Nisan 2019’da suya indikten sonra bu yaz Güney Fransa sularında gezerek sırasıyla 10-15 Eylül’deki Cannes Yachting Show ve 25-28 Eylül’deki Monaco Yacht Show’da boy gösteriyor. Starburst III’nin (eski adıyla Nerissa) ardından tersanenin Bilgin 156 serisinin ikinci modeli olan Lilium, yaşam mekanlarındaki altın ve pirinç renkleriyle kız kardeşinden daha farklı ve doğal.
Lilium’un inşa sürecini tersane ziyaretlerim esnasında yakından takip etme şansı buldum. Hal böyle olunca, suya inip Akdeniz’de seyre başladığını izlemek de keyif veriyor. Son yıllarda Türkiye’deki yat üretimi dünyada sessiz ve fakat emin adımlarla ilerliyor. Gerek Antalya’daki tersaneler, gerekse İstanbul ve Yalova civarındakiler orta ve büyük ölçekli yat inşası konusunda bir hayli iddialılar. Tabii tasarım konusunda da yerli kaynaklardan besleniyor olmamız Türk tersanelere artı değer kazandırıyor. Lilium’un dış çizgilerinde Antalya merkezli Unique Yacht Design’ın imzası yer alırken, Bilgin Yachts iç mekan dekorasyonunda kendi ekibiyle ilerlemeyi tercih ediyor.
Lilium’un denizseverlerde uyandıracağı etkiyi görmek güzel olacak. 47,50 metre boyundaki bu yat, Türk işçiliğinin bugün geldiği noktayı çok iyi özetliyor.” Harcanan çabanın çoğunun yaşam mekanlarını dengede tutmak için olduğunu belirten Özgün, “Doğal aydınlatmayı gerek iç gerekse dış mekanlara taşımaya çalıştık. Tasarım modelimizde, yatın ana dinlenme alanı ile merkezdeki merdivenlerini ışığın merkezi haline getirdik. Jakuzinin tabanındaki skylight bu yatta da tıpkı öncesinde olduğu gibi iç mekanlara ışık hüzmeleri yaratıyor.” Aslında Bilgin 156 serisinin gövde tipi tasarlanırken 2017’de suya indirilen Giaolo-Lu ile benzer baş yapısına sahip. Performans değerleri anlamında benzer nitelikte oldukları söylenebilir. “Gövde formu tasarımı ve yapısal çizgileri boyunca hız ve performansa değil fakat konfor ve güvenliğe odaklandık. Sonuç olarak 7 bofordan az hava koşullarında bile konforla seyredebilen bir süperyat ortaya koyduk” diye anlatıyor Özgün.
Yeni modelin tasarımında yeniliklere gidilse de temel konsept genel olarak birinci gövde ile ayrı düşmemesi olmuş. Tersanenin tasarım ekibi bundan şu şekilde bahsediyor: “Renk oyunlarındaki değişiklik ve sıcak-soğuk dengesi, metal-ahşap oranı gibi belli detayların korunmasıyla bu etkiyi yakaladığımızı düşünüyoruz. Lilium’un iç yerleşimini mutlu ve güneşli bir güne benzetebiliriz.” Yatın yaşam mekanlarında altın rengi ve pirinç detaylar paslanmaz çelik ile bir araya getirilmiş. Okaliptusun satensi görünümü, koyu renk mermerler ve bronz aynalar… Lilium’un dekorasyonunda kullanılan renk skalasına baktığımızda ekibin sözünü ettiği “huzurlu aydınlık” hedefi yerine getirilmişe benziyor. “Bir kaleydoskoptan bakarmışçasına izlenen küçük ve eğlenceli ışık oyunlarıyla bütünleşen hareketli bir aydınlık” diye tanım yaparken sözlerine şöyle devam ediyorlar: “Tasarım sürecinde ışık oyunlarını kontrol edebilmek için materyallerin oranlarını belirlemek ve istenilen aydınlığı alırken yorucu da olabilecek bir parlaklıktan kaçınmak en temel mücadelemizdi.”
Süperyatın iç mekanlarına geçiş geniş bir yüzme platformundan gerçekleştiriliyor. 2017 Monaco Yacht Show’da önceki adıyla Nerissa olarak bilinen Bilgin 156’nın ilk modelinde oldukça kalabalık bir parti organizasyonu düzenlenmişti. Hatırımda kaldığı üzere, hem yüzme platformundan girişte geçilen ana havuzluk hem de yatın güneşlenme güvertesi bu kalabalığı kaldırabilecek genişlikteydi. Kıç tarafına güneşlenme minderlerinin yerleştirildiği güvertenin merkezinde iskele tarafta bir bar yer alırken, sancak tarafta da oturma alanları düşünülmüş. Baş taraftaki jakuzinin ışıltısı ise alt güverteleri aydınlattığı kadar güneşlenme güvertesine de bir renk kazandırıyor.
Üst güvertede ise mobilya ve zeminlerde beyaz renginin ağırlıkta olduğu, merdiven kovanının siyah ile süslendiği bir salon yer alıyor. Sancak tarafta bir yemek masası bulunurken, iskele tarafı sosyalleşme alanı olarak nitelendirilebilecek büyük bir koltuk mevcut. Bu salonun aksine, ana güvertedeki yaşam alanında koltuklar orta sehpa eşliğinde karşılıklı olarak konumlandırılmış. Kullanılan renkler de süperyatın aydınlık atmosferini ikiye katlamış.
Lilium’un bir önceki yatla aralarındaki en belirgin farklardan biri kuzinesi. Serinin bu modelinde yerleşim planı mürettabatın konuklara rahatsızlık vermeden hareket edebilmelerini kolaylaştıracak şekilde düzenlenmiş. Ana salonla kuzinenin arasında bir servis alanı var ki bilhassa kalabalık buluşmalarda büyük kolaylık kazandırıyor. Kuzinenin öne çıkan özelliği ise ada mutfağa sahip oluşu. Süperyatın kuzinesinde Fransız bardaklar kullanılırken, tabaklar el yapımı…. Kuzinenin pencere kenarlarına yerleştirilen yeşil bitkiler ise yatın doğayla iç içeliğini vurgular türden.
Cyristal Caviar marka avizenin ve merdiven aydınlatmalarının kullanıldığı mekanlardan ana güvertenin baş tarafına gidildiğinde süperyatın ana kamarası karşılıyor. Kamaradaki çift kişilik yatağın başı bir yelpaze şeklinde yapılmış. Rengi ve ışıltısıyla kamaraya şıklık kattığı aşikar. Yatın dört konuk kamarası ile mürettebat yaşam alanları ise alt güvertede yer etmiş. Banyoların tamamında kullanılan mermer yatın tek renkliliğini biraz olsun kırarak tezatlık yaratıyor.
Lilium’un birbiriyle uyumlu iç ve dış mekanlarının en az kız kardeşi kadar ilgi çekmesi bekleniyor. İsmiyle müsemma yat, tıpkı bir zambak gibi zarif ve ince bir duruşa sahip. Bilgin Yachts, bu süperyatının ardından sırasıyla üç adet 80 metrelik ve bir de 67 metrelik yatı suya indirme planları yapıyor. İlk gövde suya atıldığı zaman Türk bir tersane tarafından şimdiye dek üretilen en büyük yat unvanını kazanacak. Öte yandan, tersaneden gelen bir diğer haber de 85 metre boyunda bir yatın da üretileceği yönünde…
Yazı: Esra Makara
Fotoğraflar: Eray Altay
Comments are closed