Denize derin bir tutku duyan ve hobisini işi haline getiren, Karina Marine Group Genel Müdürü Murat Soydaş ile Jaguar’ın ilk tamamen elektrikli otomobili I-PACE’ten, denizden ve yelken tutkusundan bahsettik.
İşiniz gereği denizle iç içesiniz. Deniz ve yatçılık sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik durum nedeniyle sektör de biraz karışık. Fakat denize olan ilgi yatçılığın gelişimini devam ettiriyor. Biz tekne satışı işindeyiz ve bu tarafta hareketlilik devam ediyor. Daha güzel günler de gelecek çünkü Avrupa’daki bize benzer ülkelerle Türkiye’yi karşılaştırdığımızda hala çok az teknemiz var. Çok güzel marinalarımız, koylarımız, her türlü teknik servis altyapımız olduğu için zaman içerisinde denizcilik daha da gelişecek. Bu, bilinen bir gerçek.
Peki, bir anlamda lüks ihtiyacına hitap eden otomotiv sektörüne bakışınız nasıl?
Otomobilleri seviyorum. Çok olmasa da boyum uzun, bu nedenle konfor benim için önemli. Otomobil kullanmak terapi gibi. Şehirler arası yolculuk yaparken, başkasının otomobilinde yolcu koltuğunda oturmaktansa kendim kullanmayı, Boğaz’ı yaya gezmektense otomobille gezmeyi tercih ediyorum.
Jaguar deyince aklınıza ilk ne geliyor? Teknik ve duruş anlamında onun denizdeki eşdeğeri sizce hangi marka ya da model olur?
Sportif bir araç. Temsilciliğini yaptığımız markaların spor modellerini anımsattı bana. Direkt model ismi vermek gerekirse Azimut S serisi diyebilirim. İnce ve zarif tasarım çizgilerinin yanı sıra her iki marka da teknolojik gelişmeleri yakından takip ediyor; kendilerini devamlı yeniliyor ve geliştiriyor. Tekne sektöründe de yeniliklerin önderi her zaman Azimut olmuştur. Jaguar da otomotiv sektöründe aynı konuma sahip. Markanın eski modellerini hala hatırlıyorum, çok beğenirdim. O modellerin işareti klasik güzellikti, yeni araçlarındaysa öne çıkan özelliklerinden bence en önemlisi teknoloji. Teknelerimizde de gerek tasarım gerek yakıt tasarrufu konusunda aynı dönüşüm mevcut. I-PACE’i kullanırken de aynı hisse kapıldım, teknoloji her yerde.
I-PACE, Jaguar’ın ilk tamamen elektrikli aracı. Daha önce tamamen elektrikli araç kullanmış mıydınız? Jaguar I-PACE’i nasıl buldunuz?
Daha önce tamamen elektrikli araç kullanmadım. Sessizliğinden bahsetmemize hiç gerek yok diye düşünüyorum. En çok dikkat çeken özelliklerinden biri sessizliği bence. Araç beklediğimden daha seri ve atik. Ayrıca çok konforlu. Bildiğim kadarıyla ayağınızı gaz pedalından çektiğinizde araç yavaşlarken üretilen enerji de menzili optimize etmek üzere kullanılıyor. Bu özellik tamamen elektrikli bir araç için çok değerli. Benim dikkatimi çeken bir diğer nokta aracın estetiği. Aracın tasarımı göz dolduruyor.
Sizce performans özelinde benzinli-dizel otomobillerle arasında nasıl bir fark var?
Performans özelinde fosil yakıtlı araçlara göre daha kesintisiz bir performans sunuyor. Bütün otomobillerin elektrikli sisteme geçmesi gerektiğini düşünüyorum. Basından da tüm otomobil firmalarını, bu gelişmelerin dünyayı nereye götürdüğünü takip ediyorum. Rekabetin nerede, nasıl olacağı çok belli. Dünyaya ne kadar az zarar verirsek o kadar fayda sağlarız. Elektrikli araç kullanmak, yakıt tüketmemek insana mutluluk veriyor. Bu durumun çok kıymetli olduğunu düşünüyorum. Aracı kullanmadan önce bana bu soruyu sorsanız çok daha olumsuz bir cevap verirdim ama I-PACE olumsuz düşünceleri silip attı. Her anlamda beklediğimden çok daha iyiydi.
Elektrikli ve solar panelli yatların da suya indiğini görüyoruz. Otomobil dünyasındaki değişimlerin denizcilik sektörüne başka yansımaları da olur mu?
Birçok marka hibrit üzerine çalışmalar yapıyor. Yeni çıkan marka ve modeller de var ancak beklediği ilgiyi göremedi ve tekne sektörünün buna henüz hazır olmadığı söyleniyor. Hazır olmama sebeplerinden biri otomobilde olduğu kadar kolay depolanamaması, fazla serbestlik tanıyamaması, kendi kendini şarj etme sisteminin kurulamaması ve teknenin, özellikle motoryatların, elektrik tüketiminin çok fazla olması. Dolayısıyla tam olarak yerini bulamadı fakat firmalar bu alana yatırım yapmaya başladı. Otomobillerde olduğu kadar hızlı ilerlemeyeceği ve birçok handikapın bulunduğu söyleniyor. Bizim temsil ettiğimiz markalar arasında elektrikli motor üzerine bir çalışma yok fakat tüketim tasarrufuna yönelik çok ciddi yatırımlar yapılıyor. Motor firmalarının bu teknolojiyi geliştirip teknelere entegre etmesi gerekiyor.
Bir yatın satışı konusunda uzmanlığınız yadsınamaz. I-PACE’i satışa sunacak olsanız onu nasıl anlatırdınız?
Öncelikle I-PACE’i bir İngiliz markası olmasıyla anlatırdım. Bizim sektörümüzde İngiliz markası demek kalite demektir. Otomobilde de böyle olduğunu düşünüyorum. Aracın 400 beygirlik gücünden, 0’dan 100 km’ye 4.8 saniye gibi kısa bir sürede çıkmasından, fosil yakıtlı araçlara göre ortalama yüzde 70 oranında yakıt tasarrufu sağlaması gibi özelliklerinden bahsederdim. Çevreciliği, konforu ve kullandığı teknolojiyse bir diğer önemli başlık olurdu.
I-PACE’in yol tutuşu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Aracın yol tutuş özellikleri gerçekten de etkileyiciydi. Konsola bunun için bir düğme de yerleştirilmiş. Özellikle dinamik mod ile I-PACE’in tüm karakteri bir anda değişiyor. Tabii dört tekerlekten çekişli olması da sürücüye büyük güven sağlıyor.
Aracın tüm özelliklerini düşündüğünüzde artıları eksileri neler size göre?
Birçok kişi elektrikli araç denildiğinde şarj ile ilgili bariyerlerden bahsedecektir ancak I-PACE’te bunu çözmüşler, zira 470km’lik bir menzili var. Aracın iç hacmi beklediğimden geniş ve ferah. Aracın çeşitli noktalarında eşyalarınızı koyabileceğiniz bir çok alan var. Araca iniş binişler SUV yapısı nedeniyle uzun boylular için dahi oldukça rahat.
Tasarımı açısından I-PACE’i nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizi en çok etkileyen özelliği ne oldu?
İç ve dış olarak ayırmamız gerekirse; iç tasarımda en çok dikkatimi çeken panoramik cam tavan oldu. Hantal duran araçlardan pek hoşlanmıyorum, I-PACE’in sıra dışı bir tasarımı var ve çok dikkat çekiyor. Teknolojik kabin ve konsol tasarımı çok hoş. Sürücü koltuğu son derece sportif. Ama bir o kadar da konforlu.
KISA KISA
Hız mı, sakinlik mi?
Sakinlik.
Macera mı, lüks mü?
Macera.
Yelkenli mi, motoryat mı?
Yelkenli.
Uzak ülkeler mi, Akdeniz mi?
Akdeniz.
En sevdiğiniz tekne rotası?
Yunan adaları.
En şık bulduğunuz restoran?
Bu soruya Karaköy’deki Sardunya diyeceğim.
Şimdiye kadarki en büyük maceranız?
Kendi teknemle Biskay Körfezi’ni geçmek, İngiltere’den Türkiye’ye gelmek.
Comments are closed